🏒 Kuranı Takip Etmek Okumak Sayılır Mı

Sünnimezhepler: Hanefi, Şafii ve Hanbeli mezheplerine göre bu namazın sayısı yirmi rekattır. Ancak Maliki Mezhebine göre iki görüş bulunmaktadır: bir rivayete göre bu sayı yirmidir, ancak başka bir rivayete göre bu sayı 36’dır. KAZA NAMAZI : Delil: Ebu Hüreyre (r.a.) den yapılan rivayette, demiştir ki: Teknolojik cihazlardan Kuran-ı Kerim'i dinleyerek takip edenler mukabele sayılıp sayılmadığını araştırıyor. Peki televizyon, internet veya telefondan Kuran dinlemek mukabele olur mu? 7Özellikli Kuranı Kerim Arapça Satır Arası Türkçe Okunuş Kelime Anlamı Meal Tecvidli Cami Boy. Bayramdan. 107,10 TL. Satıcı: BAYRAMDAN. Puan 9,8. Kampanyaları Gör 1. 50 TL üzerine kargo bedava. 5,0. 22 Değerlendirme. Birisi takip etmek, izlemek, bir şeyin arkasına düşmek ki, önceki “tâli” tabirleri bu mânâyadır. Diğeri, satır satır okumak demektir ki, bunun içinde bir önceki mânâ da vardır. Burada ikisi ile de tefsir edilmiştir. Kur'an'ı Güzel Sesle Okumak Kuran Kuran okumak Kuranı güzel okumak Kur'an'ın nazmını bozacak derecede aşırıya gitmeksizin sesi yükseltip ahenkli bir şekilde tertil ile güzelce okumak, sünnet-i seniyyedir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur: Kur'an'ı seslerinizle süsleyiniz.30 (@gamze_smva) TikTok'Ta | 13 Beğeni. 28 Hayran. 📍College Blanqui📍 💎 (@gamze_smva) adlı kullanıcının en son videosunu izleyin. USDCAD paritesinin 5 yıllık fiyat hareketlerini incelediğimiz zaman; en yüksek seviyenin 18 Ocak 2016 tarihinde 1 dolar 1,4580 Kanada doları ile kaydedilmiştir. En düşük seviye ise 19 Eylül 2013 tarihinde 1 dolar, 1,0222 Kanada doları ile görülmüştür. 1 yıllık vadede USD/CAD paritesini incelediğimizde ise en yüksek Eğer huşuu ezberinden Kur'an okumayla artıyorsa efdal olanı budur. Veya mushaftan, telefondan okumayla artıyorsa o zaman faziletli olanı huşunun oluştuğu şekilde okumaktır. İmam Nevevi El-Ezkar kitabında şöyle demiştir: (syf. 90-91) : ‘’Mushaftan okumak, ezberden okumaktan daha faziletlidir, ashabımız da bunu söylemiştir. Yeniittifaklar kuruluyor, eski ittifaklar yıkılıyor. 2023 seçimlerine giderken siyasetin bütün hedefi cumhurbaşkanlığı seçimi. Cumhur İttifakı’nın adayı başından beri belli Gözle Takip Edilen Kur'an Okunmuş Sayılır mı? 17819. 09.03.2014. Selamünaleyküm hocam. Ramazan'da mukabele dinlerken (gözle takip) biz de hatim yapmış oluyor muyuz? Aleykümselam. Kur'an'ı dinlemek de okumak gibi ibadettir. Gözle izlemek de ibadettir. Kuranı okuyan kişiyle takip etmek okumuş gibi sayılır mı? deligabçık. Xper 4. yani şöyle ben yeni öğrendim okumasını fakat çok hızlı okuyamıyorum ama indirdiğim programda hoca okuduğunda onunla takip edip okuyorum acaba okumuş gibi sayılır mı arkadaşlar cüz verecek de cesaret edemedim almaya ondan merak ettim? Takip Et. Kuran’ı dinlemek de okumak gibi ibadettir. Gözle izlemek de ibadettir. (Soruyu cevaplayan Nureddin YILDIZ hocaefendi ) Her iki okuma şeklinden de Müslüman sevap elde eder. Ancak hatim sevabına nail olmak için okuyuşun dil ile olması gerekir. Yani okuyuşta en az kişinin kendisini duyacak kadar sesini yükseltmesi lazım. ce5F. İnternetten Mukabele dinlemek hatim sayılır mı ve internetten Mukabele hatim midir soruları merak edilenler arasında yer aldı. Ramazan ayında sevap işlemek isteyen Müslümanlar mukabelelere katılım göstermek istiyorlar. Peki İnternetten Mukabele dinlemek hatim midir? Mukabele hatim sayılır mı? sorularının cevabı ise burada... Ramazan ayının gelmesiyle Müslümanlar İnternetten Mukabele dinlemek hatim sayılır mı sorularını arama motorlarında aratmaya başladılar. Ramazan ayı boyunca yapılacak olan mukabeleler hatim sayılır mı ve internetten mukabele dinlemek hatim yerine geçer mi sorularının cevabı ise haberimizde... İNTERNETTEN MUKABELE DİNLEMEK HATİM SAYILIR MI? Hatim, Kur'an'ın başından sonuna kadar Arapça olarak okunarak bitirilmesidir. Televizyon, internetten veya cd'den okunan bir mukabeleyi takip etmek veya dinlemek sevaptır. Ancak bu durumda kişi okunan mukabeleyi sadece dinlemekle yetinirse hatim sevabı alır. Hatim yapmış olmak için Kur'an'ın bizzat tilavet edilmesi/okunması gerekir. CÜZ BAŞLANGICINI NASIL ANLARIZ? Her cüz başında sol tarafta Hizb işareti bulunur. İçerisinde Arapça cüz yazar. Mesela 15. cüz ise Arapça rakamlarla 15 yazar. 25. cüz başlangıcı ise Arapça sayılarla 25 yazar. Bu şekilde her 20 sayfada bir cüz Hizb işaretine bakarak da cüz başlangıcını tespit edebilirsiniz. MUKABELE NEDİR? Mukabele Karşılık, cevap anlamlarına gelmektedir. Kur'an literatüründe mukabele Cebrail aleyhisselam-ın her sene Ramazan ayında Peygamber Efendimize sallallahu aleyhi ve selleme gelerek Kur'an-ı Kerim'i karşılıklı müzakere etmelerini, birbirlerine okumalarını ifade eder. Ramazan-ı Şerif'in en mühim vasfı, bir Kur'an-ı Kerim mevsimi olmasıdır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem her Ramazan Cebrail'le birlikte o zamana kadar nazil olan Kur'an'ı mukabele usûlüyle karşılıklı okurlardı. Ömrünün son ayında ise iki kere tekrarladılar. İbni Mes'ûd radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu "Kim Kur'an-ı Kerim'den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lam mim bir harftir demiyorum; bilakis elif bir harftir, lam bir harftir, mim de bir harftir." Tirmizi, Fezailü'l-Kur'an 16 MUKABELE NASIL OKUNUR? Mukabele karşılık verme, karşılıklı okuma anlamına gelir. Bir kimsenin Kur'an'ı ezberden veya kitaptan yüksek sesle okuması ve onu dinleyen topluluğun da sessizce Kur'an'dan takip etmesi anlamına gelen mukabele okumanın adabı sırasıyla şu şekilde olmalı Okumaya başlamadan önce ağzı misvakla temizlemek. Kur'an'ı mescit veya bir başka temiz yerde okumak. Kıbleye yönelmek. Allah Teala'nın "Kur'an okuyacak olduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın" ayeti Nahl, 98 mucebince Kur'an okumaya başlarken euzü çekmek. Tevbe Suresi hariç her surenin başında besmele çekmek. Okunan Kur'an ayetlerini huşu ile dinleyip anlamları hakkında düşünmek. Sesi güzelleştirmek ve Kur'an'ı tane tane okumak. Aceleci davranmamak. Med kaidelerine uymak. 1 CÜZ KAÇ SAYFADIR? Cüz, Arapça'da "parça, bölüm" anlamına gelmektedir. Kur'an-ı Kerim'de 1 cüz 20 sayfadan oluşmaktadır. Toplamda 30 cüz bulunmaktadır. 30 cüzden ilk 29 tanesi toplamda 20 sayfadır. Son cüz ise 24 sayfadır. Buna göre Kur'an-ı Kerim toplamda 604 sayfadır. Fakat bazı Kuran-ı Kerim'ler basım farklılığından dolayı 603 sayfa da olabilmektedir. Yani 1-2 sayfa oynama olabilir. Bunun sebebi ise tamamen yayınevi basım farklılığındandır. MUKABELE NASIL ORTAYA ÇIKTI? Hz. Muhammed'e 610 yılında ilk vahyin gelişiyle başlayan Kur'an'ın indiriliş süreci, 632 yılına kadar, yaklaşık yirmi üç yıl devam etti. Peygamberimizle Cebrail, her yıl ramazan ayında bir araya gelerek, o güne kadar indirilen Kur'an ayetlerini, karşılıklı olarak okurlar. Önce Cebrail okur Peygamberimiz dilerdi. Daha sonra da Peygamberimiz okur, Cebrail dinlerler. Bu durum Peygamberimizin vefat ettiği yıl 632 de iki kez tekrarlandı. Böylece Kur'an ayetlerinin unutulmasına meydan verilmemişti. Peygamberimizin bu davranışını kendilerine örnek alan Müslümanlar, bunu dini bir gelenek olarak günümüze kadar sürdürmüşlerdi. TRT 1'de her gün saat 0450'de Kur'an-ı Kerim Hatm-i Şerif'i okunacak. Kanal 7 ekranlarında ise saat 0430 itibarıyla okumalar gerçekleşecek. Ünlü hafızlar; Kerim Öztürk, Yunus Balcıoğlu, Ferruh Muştuer, Ali Derman ve Metin Çakar'ın kıraati, tarihi yarımadanın beş büyük camiinden yankılanıyor. 5 Cami 5 Kurra Mukabele programı, Diyanet TV ekranlarında. Ayrıca Diyanet Tv, Mukabele Tek Nefes Anadolu başlığında her gün saat 1500'de yayınlanacak. Anadolu'nun güzide şehirlerinden evlerinize misafir oluyor. Edirne, Bursa, Eskişehir, Konya, Mersin, Kahramanmaraş, Sivas, Yozgat, Trabzon ve Erzurum... Hacı Bayram Camii İmam Hatibi Hafız Yunus Koçan'ın tilavetiyle, Tek Nefes Anadolu, Diyanet TV'de olacak. SEMERKAND TV MUKABELE SAATİ Semerkand Tv Mukabele Saati 0500 ve 1400'te başlıyor. TRT 1 MUKABELE SAATİ TRT1'de mukabele Ramazan ayı boyunca her gün saat 0450'de gerçekleşiyor. KANAL 7 MUKABELE SAATİ Kanal 7'de mukabele, saat 0430'da başlıyor. AKİT TV MUKABELE SAATİ Akit Tv Tv Mukabele Saati gerçekleştiriliyor. TV5 MUKABELE SAATİ TV5 Mukabele Saati Ramazan ayı boyunca her gün yayınlanacak. LALEGÜL TV MUKABELE SAATİ! Lalegül Tv Mukabele Saati Her gün saat Cübbeli Ahmet Hoca ile birlikte HATMİ MUKABELE 1. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 2. CÜZKURAN HATMİ MUKABELE 3. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 4. CÜZKURAN HATMİ MUKABELE 5. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 6. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 7. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 8. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 9. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 10. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 11. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 12. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 13. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 14. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 15. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 16. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 17. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 18. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 19. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 20. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 21. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 22. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 23. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 24. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 25. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 26. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 27. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 28. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 29. CÜZ KURAN HATMİ MUKABELE 30. CÜZ VE HATİM DUASI Bu konuda detaylarla birlikte bir şeyler yazmak œsoru-cevap sitilimizi aşar, kitap yazmak veya uzunca bir makale yazmak icap eder. Bu sebeple, -bildiğimiz kadarıyla- bu konunun anlaşılmasına katkı sağlayacak bazı noktalara dikkat çekmekle Kur€'an'€™ın kendisine vahiy olarak indiği peygamber dili Arapça idi. Bir insan olarak Hz. Muhammed Kur'€™an başka bir dilde inseydi elbette onu anlayamayacaktı. Tebliğ ve teybinle/açıklamakla görevli olan peygamberin anlamadığı bir kitabı başkasına tebliğ ve açıklaması mümkün olabilir miydi?€œBiz her peygamberi, kendi milletinin lisanı ile gönderdik, ta ki onlara hakikatleri iyice açıklasınİbrahim, 14/4, €œEğer biz Kur'an'ı yabancı bir dille gönderseydik derlerdi ki €œNeden, onun âyetleri açıkça beyan edilmedi? Dil yabancı, muhatap Arap! Olur mu böyle şey..!€ Fussilet, 41/44 mealindeki ayetler bu gerçeğe dikkat çekmiştir. b. Kur'€™an, Allah'€™ın diğer kitap ve suhufları gibi elbette belli bir yerde, bir muhitte, bir çevrede gelmek zorundaydı. Yani, bütün insanlara birden hitap edecek şekilde, bütün dillerde birden gökten yağar gibi yeryüzüne inmesi sünnetüllah™a aykırıdır. Söz gelimi İbranice konuşanlara Tevrat o dilde geldiği gibi, Kur'€™an'€™ın da ilk muhatapları olan Araplara Arap lisanıyla gelmek durumundaydı. c. Kur'an-ı hakim, diğer semavî kitaplardan farklı olarak ifade tarzıyla, lafzıyla da bir mucize olmasıdır. İlk muhatapları olan Araplarca, Kur'an'€™ın bu harika belagatı, eşsiz fesahati, benzersiz bedî™ sanatının anlaşılması için, ilahî hikmet tarih içersinde Arapça€™ya diğer dillerden farklı- bir özellik, bir genişlik, kazandırmıştır. Bu bağlamda Arapları da ümmi bir millet olarak hazırlayıp, tarihî iftihar tablolarını yazıya dökemedikleri için hafızalarına yazmak zorunda bırakmıştır. Tarihlerini kafalarına kazımak için veciz sözler, kinaye, mecaz, istiare, teşbih gibi bedi dil sanatlarını kullanmak mecburiyetinde kalmışlardır. Bu sistem Araplarda şiir ve belagatı insanlık camiasında eşsiz bir zirveye taşımıştır. Bu husus, Arapların Kur'€™an'€™ı beşer üstü bir kelam olduğunu anlamalarını sağlamıştır. Bu sebepledir ki, yüz binlerce insan Kur'€™an'€™ın belagatına secde etmek zorunda kalmıştır. Büyük çoğunluğu Kur'€™an'€™ın bu eşsiz üslubu karşısında fazla dayanamayıp İslam dinine girmiştir. Siyasî, sosyal, kültürel, ekonomik gibi sebeplerden ötürü, İslam€™ın hakikatlerine kulağını kapayanlar bile Kur'an'€™ın bu eşsiz ifade tarzının güzelliğini itiraf etmek zorunda kalmışlardır. Babalarının dinlerini terk etmeme adına bu mucizeye œsihir demekle işin içinden sıyrılmaya çalışmışlardır. Bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, Kur'€™an'€™ın Arapça olarak inmesinin bir hikmeti de €“aklî/manevî ve lisanî bir mucize olan Kur'€™an'€™ın harikalığını yansıtma kabiliyetinde olan- Arapça dilinin bu özel Hikmet açısından önemli bir husus da şu olabilir ki; evrensel bir vahiy olan, bütün insanlara hitap eden, kıyamete kadar yürürlükte olmaya devam eden Kur™an™ın kullandığı lisanın konumu büyük önem arz eder. Sözcüklerinin değişik manalara gelebilecek şekilde geniş kapsama, az sözle çok manaları ifade edebilecek şekilde veciz üsluba, mecaz ve hakikati, mantuk ve mefhumu, delalet ve mazmunu, sarahat ve işaratı yansıtabilecek şekilde incelikleri barındıran estetik sanata sahip olmasıyla Arapça €“böyle cihanşümul bir vahiy olan- Kur'€™an'€™ın dili olmaya hak Şunu da unutmamak gerekir ki, Kur'€™an hangi dilde gelseydi, aynı sualler onun için de geçerli olacaktı. Halbuki vahiy, mutlaka insanların kullandığı dillerden biriyle inmek durumundadır. Bu ser-meşkle daha pek çok şey aşk edilebilir. Bir ilahi kitap aynı anda bütün milletlerin dilinde gönderilemeyeceğine ,ve peygamber aynı anda bütün milletlerden çıkamayacağına göre bir dilin ve kavmin seçilmesi aklen zaruridir. Peygamberimizin araplar içinden gönderilmesinin ve Kur'anın arapça olmasının milliyetçilikle ilgisi yoktur. Çünkü islam menfi milliyetçiliği yani ırkçılığı yasaklar. Her millet ibadetler, haram- helaller ve kur'anın öngördüğü ahkam dışındaki muamelerinde kendi örf ve kültürüne göre hareket eder,kendi geleneklerini yaşar. Diğer milletlerin arap kültürünü yaşama zorunluluğu yoktur. Ama aynı dine mensup olmanın verdiği ilgiyle müslüman milletlerin birbirini etkilemesi tabiidir. İkinci bir husus Kur'anın arapça olmasını ve Hz. Peygamberin arap milletinden çıkmasını takdir eden Allahtır. Allah ise yaptıklarından dolayı kullara hesab vermez. Kur'anın, her türlü dış etkiden masun kalan ve nahiv lisanı olan arap diliyle gönderilmesinin sayısız hikmetleri vardır. Bizi yaratan Allah, Kur'an-ı kerimi Arapça olarak bize göndermiş. Elbetteki manasını öğrenmek için Türkçe, İngilizce gibi mealleri okumamız gerekir. Ancak namaz ibadetinde okuduğumuzda mutlaka aslından orjinalini okumalıyız. Çünkü onun aslı Arapça€™dır. Allah kur'an'€™ı Arapça olarak indirmiştir. Tercümesi kuran yerine geçemez. Örneğin bir çekirdeğin aslını bozarak parçalara ayırsak, sonra da toprağa eksek ağaç olamayacaktır. Çünkü özellikleri kaybolmuştur. Bunun gibi kuran ayetleri, kelimeleri ve harfleri birer çekirdek gibidir. Başka dillere çevrilince özelliğini kaybedeceği için kuran olmayacaktır. œManasını anlamıyoruz düşüncesine gelince, ister aslıyla isterse mealleriyle kuranın manasını anlamak ve onun hükümleriyle yaşamak, her Müslümanın görevidir. Zaten kuran anlaşılmak ve yaşanmak için gönderilmiştir. İngilizce bir kitabı bile anlamak için İngilizce öğrenen bir Müslümanın, kuranı anlamak için neden Arapça öğrenmediğini de bir düşünmek gerekir. Ayrıca biz anlamasak da onun bize faydası vardır. Örneğin, dili tad alma özelliğini kaybetmiş bir insan yediği yemek ve gıdalardan faydalanamayacak mıdır. dili tad almasa da yediği gıdalar gerekli organlarına gidecektir. Kuran okumak da bunun gibidir. Aklı kuranın manasını anlamayan bir insan, onu ruhunun midesine atınca aklı anlamasa da ruhunun diğer özellikleri onun manalarını alacaktır. Diğer taraftan Kuranın her harfine en az on sevap verileceği bildiriliyor. Tirmizi , Sevabü'l Kur'an 16, 2912 Yüce Rabb€™imizin cc lütfuna bakalım ki, Kur'€™an'€™ın her harfine en az 10 sevap veriyor. Kur'€™an'€™ı cuma, bayram, Ramazan, Kadir Gecesi gibi mübarek ve özel vakitlerde okuduğumuzda ise her harfine verilen sevap karşılığı 1'€™e 700 hatta 1'€™e kadar çıkmaktadır. Meallerin mutlaka faydası var, ama hiç bir meal Kur'an yerine geçmeyeceği için, Kuranın her harfinden alınan sevabı da alınamayacaktır. İlk nazarda müminin, Allah™ına anladığı bir dil ile kulluk etmesi daha tabii ve temenniye şayan görünüyor; bunun için de en iyi vasıta ana dilidir. Fakat mesele incelendiğinde, farklı boyutlara ulaşmaktadır Her şeyden önce dua ile namaz arasında açık bir ayırım yapmak icabeder. Namaz dışındaki duada mü'minin ihtiyaçlarını ve dileklerini Rabbine istediği dilde bildirmesi yasak değildir. Bu şahsi bir meseledir ve kulun, Halıkı ile olan vasıtasız münasebetleri ile ilgilidir. Buna mukabil namaz, kollektif ve umumi bir ibadettir ve namaza iştirak eden diğer mü'minlerin ihtiyaçları da dikkate alınmalıdır. Namaz, prensip olarak ve tercihen cemaatle kılınır; tek başına ferdi olarak kılınan namaza müsaade vardır, fakat asla tercih edilmez, tercih cemaatle kılınan namazadır. Şayet, İslamiyet herhangi bir bölgenin, ırkın veya milletin dini olsaydı, hiç şüphesiz sadece bu bölgenin, bu ırkın veya bu milletin dili kullanılabilirdi. Fakat, bütün ırklardan ve dünyanın bütün noktalarında oturan ve her biri diğerleri tarafından anlaşılmayan yüzlerce dili konuşan mü'minlere sahip cihanşumul bir dinin icapları başka olacaktır. Mesela Çince bilmeyen bir Türk Çin'e gittiğinde, sokaklarda bir takım Çince sesler işitecek ve onlardan hiçbir şey anlamayacaktır. Eğer bu sözler ezanın veya Allahü Ekber'in tercümesi ise, hiçbir şeyin farkına varamayacak ve mesela Cuma namazını kaçıracaktır. Çin'deki camiler, Türkiye'de minareleri ile kendini belli eden camilere hiç benzemez. Aynı şekilde Türkiye'den geçen Çinli bir Müslümanın, Türkiye'deki Müslümanlar kendi dilleriyle ibadet ettikleri takdirde dindaşlarıyla ortak hiçbir tarafı olmayacaktır. Şu halde cihanşumul bir dinin bazı müşterek esasları olmalıdır. Bu konuda ezan ve kıraat, şüphesiz iki esas unsuru teşkil eder. Beynelmilel kongre ve toplantılarda bu durumun bir örneği görülebilir. Mesela, Birleşmiş Milletler'de herkes kendi lisanını değil, Fransızca ve İngilizce gibi müsaade edilen dilleri kullanır. Umumun menfaati için hususi menfaat feda edilir. Meselenin diğer bir cephesi daha vardır Hiçbir tercüme, asla orijinalinin yerini tutamaz. Burada şu noktayı bilhassa belirtelim ki, İslam'dan başka hiçbir din, peygamberine gönderilen vahyin orijinaline sahip değildir. Bütün Hristiyanların, Yahudilerin ve Mecusilerin sahip olduğu dini kitaplar, tercümeler, toplamalar, Şunu da unutmayalım ki, namazda kullanılacak pek az kelime vardır. Önce ezan ve kamet, sonra Allahu Ekber, Sübhane rabbiye'l-azim, Sübhane rabbiye'l-a'la gibi ifadelerin yanı sıra Fatiha suresi ve iki kısa sure. Hepsi bir sahifeyi aşmaz. Ve bu kelimelerin ekseriyeti herkesçe bilinir, bütün Müslümanların dillerine geçmiştir. O derece ki, çocuk veya namaza yeni başlayan biri, onları manalarıyla birlikte ve kendisini zahmetsiz ve büyük bir gayret sarfetmeden öğrenir. Bu ifadelerin manası bir defa öğrenilince, artık itiraza yer kalmaz. Dünya işleri için lugatlar dolusu yabancı kelimeyi ezberleyenler, ebedi saadetin reçetesi olan ibadetlerimiz için Allah bir sayfalık ezberi fazla buluyorlarsa, şu gerçeği hatırlasınlar Allah'ın, bizim ibadetlerimize ihtiyacı yoktur. Ona ihtiyaç duyanlar sadece niçin aslından okunmalı? Kur'an-ı kerim'de altı yerde ' €œkur'anen arabiyyen '€ ifadesi geçer. Yani cenab-ı hak, kur'an-ı kerim'i arapça olarak indirdiğini bildirir. İbrahim suresinin 4. Ayetinin meali de şöyledir €œhak dini onlara açıklasın diye, her peygamberi biz kendi kavminin lisanıyla gönderdik. Sonra Allah, dilediğini sapıklığında bırakır, dilediğini de doğru yola iletir. Onun kuvveti her şeye galiptir ve o her şeyi hikmetle yapar. Bu durumda kur' an'ın manası nasıl Allah'tan gelmişse, lafzı, ifadesi ve yazılışı bakımından da ilahidir. Kur' an dendiği zaman hem onun arapça olarak okunan lafzı ve kelimeleri, hem de anlaşılan manası akla gelir ve hakikatte de öyledir. Bu iki hususiyeti birbirinden ayırmak, farklı mütalaa etmek mümkün değildir. Kur'an ancak kendi lisanı üzerine okunabileceği için, sadece o lisanın kendi harfleriyle yazılır, o harflerle okunur. Araplardan başka farsça, hintçe, çince, uzakdoğu dilleriyle konuşan müslümanlar da, biz türkler de müslüman oluşumuzdan bu yana kur'an'ı arapça olarak yazmış, o dille okumuşuz. İslam alimlerinin de ortak görüşü, kur'an'ın başka dille yazılamayacağı yolundadır. Bunda ittifak vardır. Zaten kur'an'ı başka bir dille yazmak mümkün olmadığı gibi, başka bir dille doğru olarak okumak da mümkün değildir. Çünkü kur'an harflerinin kendisine has özellikleri vardır. Bu harflerin bazılarının karşılığı ve okunuş şekli başka dilin alfabelerinde mevcut değildir. Söyleniş bakımından birbirine benzer harfler olsa da, mahreçleri ağızdan çıkış yerleri itibariyle de farklıdır. Mesela, arapça için €œlügat-ı dad€ denir; yani fatiha suresinin sonundaki veleddallin€ deki €œdad€ harfi hiçbir lisanda bulunmamaktadır. Bu harfin bulunduğu bir kelimeyi başka bir lisanın ifade etmesi mümkün değildir. Mesela Türkçe'de sadece €œh harfi yerine arapça'da üç çeşit €œh harfi vardır. Noktasız €œha€ noktalı hırıltılı €œha€ ve €he€. Aralarındaki farkı küçük bir misalle açıklayalım. Noktasız ha ile yazılan €œmahluk€, noktalı hırıltılı ha ile yazılan €œmahluk€ ve he ile yazılan mahluk€. Her üçünün de türkçe de yazılışı ve okunuşu aynıdır. Halbuki arapçada birincisi tıraş edilmiş, ikincisi yaratılmış, üçüncüsü ise helak edilmiş anlamındadır. İşte kur'€™an'€™ı latince yazıdan okuyan birisi bu farkları anlayamayacağından, sözgelimi Allah€'ın yaratmasından bahseden bir ayeti, farkına varmadan €œtıraş etmek veya €œhelak etmek€ manasına okuyabilecektir. Yine kur'an harflerinin içinde üç adet €œze€ vardır. Biri ince €œze€, biri peltek €œzel€, diğeri de €œzı€ dır. Türkçe deki €œs€ yerine üç harf bulunur. €œsin, sad€ ve peltek €œse€. Arapça'ya has bir harf vardır ki, o da €œayın olarak okunan harftir. Bu harf başka bir dilde pek bulunmamaktadır. Şimdi kur'an harflerini bilmeyen bir kişi, yukarıdaki harfler türkçe ile yazıldığı zaman nasıl okuyacaktır? Bu harfleri çıkaramadığı gibi, okuduğu kelime ve ayetler de birer kur'an kelimesi ve ayeti olmaktan uzak olmaz mı? İşte latin harfleriyle yazılmış olan kur' an'ı daha bunlar gibi pek çok mahzurlardan dolayı doğru olarak okumak mümkün değildir. Kur' an okumasını öğrenmek isteyen kimse ancak onu aslından okumak suretiyle öğrenebilir. Böylece sıhhatli bir neticeye varmış olur. Mukabele, bir kimsenin Kur'an'ı ezberden veya kitaptan yüksek sesle okuması ve onu dinleyen topluluğun da sessizce Kur'an'dan takip etmesidir. Mukabele anlamca karşılıklı verme, karşılıklı okuma anlamına gelir. Özellikle Ramazan aylarında her gün bir cüz ile bayrama kadar bütün Kur'an'ı baştan sona okunarak mukabele MUHABELE DİNLEMEKLE HATİM YAPILMIŞ OLUR MU?Hatim, Kur’an’ın başından sonuna kadar Arapça olarak okunarak bitirilmesidir. Televizyon veya cd’den okunan bir mukabeleyi takip etmek veya dinlemek sevaptır. Ancak bu durumda kişi okunan mukabeleyi sadece dinlemekle yetinirse hatim sevabı alır. Hatim yapmış olmak için Kur’an’ın bizzat tilavet edilmesi/okunması gerekir. İşte Ahmet Karataş hocanın “Hocam , kişi sadece gözüyle takip ederse hatim sevabı alır mı.?” sorusuna cevabıGÖZLERLE TAKİP EDEREK KUR’ÂN OKUMA Kur’ân-ı Kerim Cenâb-ı Allâh’ın tilavetiyle ibadet edilen yegane kitabıdır. Kurân’la her türlü uğraşmanın sevabı vardır. Onu okumanın ise sevabı ve fazileti çok büyüktür. Allâh Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır; “Kur’an’ı okuyunuz. Zira o kıyamet gününde okuyana şefaatçi olur.” Başka bir Hadis-i Şerif’te de “Kur’an’dan bir harf okuyana bir hasene sevap vardır. Her haseneyse onu misliyle yazılır. Elif Lam Mim bir harftir demiyorum. Elif bir harftir. Lam bir harftir. Mim bir harftir” buyurmaktadır. Dolayısıyla bir insan Kur’an okuma niyetiyle Elif Lam Mim dediği taktirde 30 sevap kazanır ve ahirette Kur’ân ona şefaatçi olur. Yalnız Kur’ân-ı Kerim okurken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Kur’an’ı yüzünden bakarak okumak ezber okumaktan daha faziletlidir. Çünkü yüzünden okuyan kimse hem Kur’an’a bakma sevabını, hem de Kur’ân okuma sınavını okuyan ise sadece Kur’ân okuma sevabı kazanır. Kur’ân okuma süresi ile ilgili olarak en uygunu ayda bir hatmedilmesidir. 40 günde veya haftada bir hatmedilmesini tercih eden alimler de vardır. Bundan daha kısa bir zamanda hatmedilmesi ise uygun değildir. Çünkü kısa bir zamanda Kur’an’ı hatmetmeye çalışan bir kişi tecvide riayet edemez. Bir kişi herhangi bir işle meşgulken gaflete sebep olmaması şartıyla ezberden Kur’ân okuyabilir. Kur’ân okumasını öğrenen bir kimse okumaya okumaya onu okuyamayacak derecede unutsa günah işlemiş olur. Kur’ân dinlemek onu okumaktan daha faziletlidir. Çünkü, âyet-i kerimede Kur’ân’ın okunduğunda dinlenilmesi emredilirken okunmasını emreden âyet-i kerime yoktur. Kur’ân okunmasını hadisi şerifler emretmektedir. Kur’an okumak nafile ibadetten daha faziletlidir. Sesli okumak ise sessiz okumaktan daha faziletlidir. Dudaklar kımıdatılmadan sadece göz gezdirerek Kur’an okumak sevap olsa bile Kur’an okunmuş olmaz. Dudaklar kımıldatılmadan ve dil hareket ettirilmeden okunan Kur’an okuma olmaz, zikir ve tefekkür olur. Çünkü cünup olan ve abdesti olmayan kişilerde bu şekilde dokunmadan Kur’ân okuyabilirler. Bir kişinin göz gezdirerek Kur’ân okumasını adet haline getirmesi de uygun değildir. Çünkü genelde göz gezdirerek Kur’ân okuyan kişiler hızlı okumak amacıyla bunu yapmaktadırlar. Kur’ân’ın hızlı bir şekilde okunması ise saygınlığına HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRTYorum YokYASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir. Aradığınız sayfa bulunamadı The page that you are looking for does not exist on this website. You may have accidentally mistyped the page address, or followed an expired link. Anyway, we will help you get back on track. Why not try to search for the page you were looking for

kuranı takip etmek okumak sayılır mı