🎖️ Üzüm Sirkesinin Olduğunu Nasıl Anlarız

xDxnSs. Bu yazımızda sizlere, üzüm sirkesi nasıl yapılır sorusunun yanıtlarından söz etmeye çalışacağız. Üzüm sirkesi nasıl yapılır diyenlerdenseniz, üzüm sirkesi yapımını yazımız içerisinde rahatlıkla bulabileceğinizi belirtmemiz gerekmektedir. Üzüm sirkesi, üzümün kendisi kadar da faydalı bir araç niteliği taşımaktadır. Üzüm sirkesinin faydalarından, sizlere, ilerleyen zamanlarda söz edebiliriz. Şimdi dilerseniz, ortalama iki ayda hazırlanan üzüm sirkesi yapımını sizlere anlatalım Üzüm sirkesi nasıl yapılır diyenlerin, öncelikle, bir kilogram üzümü hazır bulundurmaları gerekmektedir. Daha sonra güzel bir şekilde yıkayacağınız üzümleri, temizlemenize hiç gerek yok. Üzüm sirkesi yapımında kullanmak üzere beş kilogramlık bir üzüm sirkesi kavanozuna, yıkamış olduğunuz üzümleri, sapları, çürükleri, ve çekirdekleri ile birlikte koyabilmeniz mümkün. Üzümlerin üzerine ise üç litre su eklemeli, ve, üzüm sirkesi kavanozunun kapağını kapatmadan üzerine bir tülbent yerleştirmelisiniz. Üzüm sirkesinin olması için, ortalamada iki hafta zamana ihtiyacınız var. Her gün, üzüm sirkesinin üzerindeki tülbenti kaldırmalı, üzüm sirkesini biraz karıştırmalı, ve tülbenti sonrasında yeniden yerine yerleştirmelisiniz. İki haftanın sonunda ise, çok ince bir süzgeçten üzüm sirkesini geçirmeli, ve elde ettiğiniz suyu, temiz bir kavanoz içerisine dökmelisiniz. Üzüm sirkesinin ağzını bu sefer kapatmanız, ve bir buçuk ay kadar unutmanız gerekiyor. Ancak, üzüm sirkesi kavanozunun kapağını kapatıp onu tamamen unutmadan önce, içerisine, bir tatlı kaşığı kaya tuzu, bir kaç tane nohut, ve az miktarda da ekmek içi eklemeniz önerilmektedir. Bu işlem, üzüm sirkesinin form değiştirmesini engelleyecektir. Belirtilen sürenin dolmasının ardından ise, üzüm sirkesini rahatlıkla kullanmaya başlayabilirsiniz. Yazar Hakkında admin Elbette keskin ve rahatsız edici kokusundan dolayı üzüm sirkesi nasıl içilir diye düşünüyor olabilirsiniz. Üzüm sirkesini seyrelterek içebilirsiniz. Üzüm sirkesini su ile karıştırarak yoğunluğunu biraz olsun azaltmak, içimini kolaylaştırır. Yoğunluğu seyreltilmeyen üzüm sirkesinin asidik yapısı ve keskin tadı, direkt olarak tüketilmesini zorlaştırır. Üzüm Sirkesinin Kalorisi ve Besin Değeri Miktar 100 g Kalori kcal 14 Yağ g 0 Karbonhidrat g Protein g Üzüm Sirkesinin Faydaları Üzüm tamamen doğal bir tepkime sonucu sirkeye dönüşür. Bundan dolayı herhangi bir katkı maddesi içermez, doğanın şifalarını içerisinde barındırır. Sadece içildiğinde değil, bakım yapılırken cilde uygulandığında da oldukça faydalıdır. 1. Cilt bakımında kullanılır Üzüm sirkesinin cilde faydaları saymakla bitmez. Akne, siyah nokta vb. cilt sorunlarının tedavisinde, asidik içeriğinin fazla yağlanmanın önüne geçmesi sebebiyle kullanılır. Zaten sivilce sorunu da özellikle cildin fazla yağlanmasından kaynaklanır. Üzüm sirkesi ve gül suyu kullanılarak sivilcelerle savaşacak doğal bir tonik elde edilebilir. Yapılan yanlış ürün tanıtımları sonucu zaman zaman üzüm sirkesi cildi beyazlatır mı sorusu akıllara gelmektedir. Değil üzüm sirkesi, doğal içerikli hiçbir ürün ciltte beyazlamaya sebep olmaz. Kimyasal ürünlerle beyazlatılan cilt ise ciddi derecede tahribata uğrar. Genetik olarak sahip olduğumuz ten rengimizi değiştirmeye çalışmak şüphesiz cildimiz için zarar verici bir girişim olacaktır. Bazen uzun süre güneşe maruz kalmak ve önceden geçirilmiş bazı rahatsızlıklar yüzde renk eşitsizliklerine sebep olabilir. Bu eşitsizlikleri binbir uğraşla kapatmaya çalışmak yerine üzüm sirkesi ile zeytinyağı karışımı yüze uygulanabilir. Düzenli kullanımda üzüm sirkesinin renk eşitsizliklerine iyi geldiği görülecektir. Ancak bu noktada bahsi geçen faydanın güneş yanıklarına iyi gelmeyeceğini de belirtmek gerekir. 2. Cildi yeniler Kokusu biraz rahatsız edici olsa da üzüm sirkesinin saça faydaları oldukça fazladır. İçeriğindeki mineraller sayesinde saçın hızlı uzamasına yardımcı olur. Bunun için sprey kabına koyulan üzüm sirkesi, yıkamalardan sonra saça uygulanabilir. Devamında kokulu saç kremi ya da spreyi kullanılarak sirkenin kokusu bastırılabilir. Ancak boyalı saçlar için üzüm sirkesi kullanımında dikkatli olunmalıdır, boyadan arta kalan maddeler üzüm sirkesiyle etkileşime girip saçı daha çok yıpratabilir. Saç şampuanlandıktan sonra durulama suyuna karıştırılacak 1 yemek kaşığı sirke saç derisindeki artıklardan kurtulmaya yardımcı olur ve deri döküntülerini giderir. Bu uygulamanın düzenli hale getirilmesi kepek problemini de önler. Ancak sirkenin bu faydalarının kalıcı olması için düzenli uygulama gerektirdiği unutulmamalıdır. 3. Ağız ve diş sağlığı için önemlidir Diş hekimleri tarafından ağız sağlığı için dişleri fırçalamanın tek başına yeterli olmadığı söylenir. Üzüm sirkesinin dişlere faydalarından dolayı ağızdaki bakteriler ve tartar vb. gibi sorunlara sulandırılmış üzüm sirkesi çözüm olabilir. Asidik yapısıyla doğal bir antibakteriyel olan üzüm sirkesinin az bir miktarıyla gargara yapıldığında dahi ağız sağlığına faydası çoktur. 4. İç organlara çok faydalıdır Üzüm sirkesi yalnızca haricen uygulandığında faydalı bir madde değildir. Salata ve yemeklerde kullanılarak vücuda alındığında ya da direkt içildiğinde de oldukça faydalı olur. Bu şekilde tüketildiğinde iç organlara yardımcı olarak bazı sorunları giderir. Üzüm sirkesi hangi hastalıklara iyi gelir sorusunun cevabı listenin başında obezite gelir. İçeriğindeki asidin metabolizmayı hızlandırdığı bilinen üzüm sirkesi, sağlıklı beslenme düzeninde ve spora ek olarak beslenme düzenine dahil edildiğinde kilo vermeye yardımcı olur. Üzüm sirkesinin karaciğer yağlanması ve lenf kanseri tedavisine iyi geldiği de düşünülüyor ancak henüz bu savı kanıtlayacak tıbbi bir araştırma mevcut değil. 5. Hastalıklardan korur Özelikle kış aylarında soğuk havanın etkisinin artmasıyla virüsler daha kolay yayılarak hastalıklara neden olurlar. Gün içerisinde içilen suya biraz üzüm sirkesi karıştırmak, virüsle yayılan hastalıklardan korunmak için güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmayı sağlar. Üzüm Sirkesi Nasıl Yapılır? Üzümden sirke ve şarap elde etme işlemleri hemen hemen aynıdır. Her ikisini de elde etmek için fermantasyon uygulanırken, üzüm sirkesi için asidik fermantasyona ihtiyaç duyulur. Ağzı açık ya da oksijen geçiren kapaklı bir kapta bırakılan üzümlere yapılan ufak müdahaleler dışında zahmetli bir işlem sayılmaz. Farklı meyvelerden sirke yapımı malzeme oranları dışında çok da farklı değildir. Bu noktada üzüm sirkesi ile elma sirkesi arasındaki fark yalnızca tatlarındaki farklılıktır denilebilir. Malzemeler 1 kilo üzüm kırmızı, yeşil ya da başka bir çeşit olabilir 3 litre su her 1 kilo üzüm için bu miktar eklenir 1 küp şeker Tülbent Hazırlanışı Üzümler iyice yıkanarak üstlerinde ilaç kalmadığından emin olunur. Bunun için üzümler yıkandıktan sonra 5-6 dakika kadar sirkede bekletilebilir. Bir kavanoza üzümler eklendikten sonra içerisine yavaşça sıcak su kaynamamış dökülür ve kavanozun ağzı tülbentle kaptılarak oda sıcaklığında bekletilir. Kavanozun ağzı 15 gün sonra açılarak üstünde biriken posa kenara ayırılır. Bu aşamada kavanoza 1 küp şeker atıp iyice karıştırmak mayalanma işlemini hızlandırır. Kavanozun üzerinde posa birikmeye devam etmesi sirkenin daha mayalanacağı anlamına gelir, haftada bir kavanozun ağzı açılarak kontrol edilmelidir. Mayalanma tamamlandıktan sonra sirke süzülür. Üzüm Sirkesinin Zararları Doğal bir tepkime sonucu ortaya çıktığı için üzüme alerjisi olmayanların rahatlıkla tüketebileceği, çok büyük zararları olmayan bir üründür. Ancak yine de kullanırken bazı durumlarda dikkatli olunmalıdır. Üzüm sirkesinin harici kullanımı yüzdeki açık yaralar ve yanıkların ciddi boyutlara ulaşmasına sebebiyet verebilir. Cilt bakımı için üzüm sirkesi kullanıktan sonra cildin pH dengesinin korunması için cilde nemlendirici sürülmelidir Genel olarak iç organlara fayda sağlamasına rağmen üzüm sirkesi mideye iyi gelir mi sorusunun cevabı hayırdır. Kronik olarak reflü, ülser gibi mide rahatsızlıkları olanlara özellikle önerilmez. Zaten mide rahatsızlığı nedeniyle dengesiz seyreden mide asidi, üzüm sirkesinin asidik yapısıyla birlikte ciddi ağrılara sebep olur. Büyü Bozmak İçin Sirke Büyü bozmak büyü yapmaya göre çok daha meşakkatli bir iştir. Özellikle çok büyük bir meziyet gerektirdiği için her hocanın kalkıştığı bir durum değildir. Zira bir büyü bozma işlemi yapılmak istendiğinde bunun nedeni kara büyülerdir. Doğal olarak kara büyüler cinlerin bağlanması üzerinden yapıldığı için, bunları bozmak hem zordur hem de önemli bir risk getirir. O yüzden tecrübe sahibi ve doğuştan yetenekli olan medyum hocalar, sirke ile büyü bozma işlemini ele alarak deneyimleri üzerinden gerçekleştirir. Sirke ile Büyü Bozma Neden Yapılır? En çok merak edilen konular içerisinde sirke ile büyü bozma neden yapılır sorusu geliyor. Bunun aslına bakılırsa pek çok sebebi bulunmaktadır. Çünkü bazı insanlar başkalarının mutluluğunu istemez ve onun hayatını tepetaklak olmasını arzu eder. O yüzden kara büyü yaptırılır. – Kısmet kapatma büyüsü – İşlerin rast gitmemesi için kara büyü – Eşleri ayırma büyüsü – Hastalık büyüsü – Kötü amaçlı aşık etme büyüsü – Sevgilileri ayırma büyüsü – İnsanların kavga etmesi için özel büyüler Unutulmamalı ki yapılan bütün bu büyüler çok etkilidir ve bozmak için mutlaka karşı bozma büyüsü yapılması gerekir. Sirke ile Büyü Bozma Nasıl Yapılır? Yapılan kötü büyüleri bozmak mümkündür. Özellikle günümüzde uzman medyum hocalar sirkeyi kullanır. Bu sebepten dolayı sirke ile büyü nasıl yapılır merak konusu haline geldi. Bu konuda ele alınan yöntem mutlaka deneyimli ve doğuştan yetenekli olan, her iki taraf ile bağlantısı bulunan medyum hocalar eşliğinde gerçekleşmelidir. – Öncelikle elma ya da üzüm sirkesi bir kova su ile karıştırılır. – Daha sonra bu kova içerisine medyum hoca gizemli ve tılsımlı sözcükler, vefk, dua ve Esma-ül Hüsna okuması gerçekleştirir. – Daha sonra duş alınması ile beraber kovadaki bir miktar su kullanılır. – Sirke vücudun en az yarısına temas etmelidir. – Geriye kalan yarısı için ise gusül abdesti üzerinden koruma gerçekleştirilir. Sirke ile Büyü Bozma Neden Yapılır? İnsanların kötü etkilere maruz kalması sadece büyüler ile gerçekleşmez. O yüzden sirkeli büyü bozma neden yapılır birçok farklı cevabı olduğunu söylemek mümkün. – Göz nazarı – Kişinin hakkında yapılan bir dedikodu – Muskalar yardımıyla meydana gelen tılsımlar – Kara büyüler Bu ve benzeri durumlar karşısında hemen karşı büyü sirke ile ele alınmak suretiyle gerçekleştirilir. Sirke ile Büyü Bozma İşlemini Kimler Yapar? En önemli konulardan biri sirke ile büyü bozma işini kimler yapar sorusudur. Çünkü büyü bozmak ya da farklı kötü etkileri ortadan kaldırmak çok zorlu bir süreçtir. Bu süreci yönetecek ve doğru büyüleri yapacak olan kişi ise medyum hocalardır. İslam alimlerinden eğitim almış, deneyimli, doğuştan yetenekli ve her iki taraf ile bağlantısı olan medyum hocalar bu konuda destek verir. Sirke ile Büyü Bozmak İçin Malzemeler Doğru yöntem altında kişinin üzerindeki kötü etkiyi ya da kara büyü kaldırabilmek adına, sirke ile büyü bozmak için malzemeler çok önemlidir. Büyü yapılan bireyden alınacak kişisel eşyalar, elmalı ya da üzümlü sirke, muska ile beraber medyum hoca tarafından uygulanan tılsımlı sözcükler, vefk ve dua eşliğinde büyük gerçekleştirilir. Sirke ile Büyü Bozmak Kimlere Yapılır? Yaşamının ters gitmeye başladığını anlayan pek çok kişi kötü etkilere maruz kaldığını veya bir kara büyünün üzerinde olduğunu kısa sürede fark edebilir. Böyle zamanlarda ise sirke ile büyü bozma kimlere yapılır sorusu akla geliyor. Bu konuda kısacası karanlık gücün etkisinde olan ya da nazara gelen ve arkasından dedikodu yapılan pek çok kişi için bu büyü özel olarak yapılabilir. EVİNİZDE DOĞAL ORGANİK ÜZÜM SİRKESİ YAPABİLİRSİNİZ? ÜZÜM SİRKESİNİN ÇOK FAZLA FAYDASI VAR. MUTLAKA EVDE BULUNDURALIM… Organik Günler – Üzüm düzenli tüketildiğinde bir çok hastalığa şifa olan mucizevi meyvelerden bir tanesidir. Günlük olarak belirli miktarda alınan üzüm kanser gibi önemli hastalıkların tedavisinde bile fayda sağlıyor. Yalnızca üzüm meyve olarak değil üzümün suyu ve üzüm sirkesi de bir o kadar sağlıklı. Hastalıklara şifa olan, yemeklere ve salatalara lezzet katan üzüm sirkesini evinizde tamamen doğal yöntemlerle hazırlayabilirsiniz. Özellikle üzümün bol olduğu zamanlarda evde arta kalan, dolaplarınızda bozulmaya başlayan üzümler ile kolaylıkla üzüm sirkesi elde edebilirsiniz. * 1 kg üzüm üzümün cinsi ve rengi hiç fark etmez * 3 litre su * 1 çorba kaşığı kalın bulgur * 1 çorba kaşığı çiğ nohut * 1 tatlı kaşığı tuz ÜZÜM SİRKESİNİN HAZIRLANIŞI Yukarıda belirtilen malzemeler ile toplam 1250 ml sirke elde edebilirsiniz. İlk olarak üzümleri güzelce yıkayın. Ardından ağzı geniş olan plastik bir kabın içerisine üzümleri koyun. Kabın plastik olmasının sebebi sirkenin oluşum aşamasında cam kavanozları çatlatmasından kaynaklanmaktadır. Eğer cam kavanoz kullanırsanız “Keskin sirke küpüne zarar” atasözünün doğruluğunu bir kez daha kanıtlamış olabilirsiniz. Özellikle ekşi üzümler ile sirke yapıldığında cam kavanozların çatlama olasılığı artar. Plastik kabın içine üzümler koyduktan sonra bulgur, nohut ve suyu da ilave edin. Ardından kabın ağzında ince bir tülbent bağlayın. Bu şekilde güneş görmeyen serin ve kuru bir ortamda 20 gün kadar bekletin. ilk hafta sirkenizi her gün karıştırın. Diğer haftalarda ise 2-3 günde bir karıştırın. Bu şekilde 20 gün beklettikten sonra karışımı bir süzgeç yardımı ile süzün. Üzümlerden 1-2 avuç alıp ellerinizle sıkın ve süzdüğünüz suya ilave edin. Ardından suyun içerisine tuzunu da ekleyin ve karıştırın. İlk yaptığınız plastik kaptan daha küçük bir kaba alın ve kapağını kapatın. Bu şekilde 50-60 gün daha güneş almayan serin bir ortamda bekletin. Kabınızın üzerine yaptığınız tarifi yazarsanız kolaylık sağlayacaktır. 50-60 gün geçtikten sonra yine sirkeyi süzerek cam şişelere koyun. Sirkeniz hazır, evinizde kolaylıkla doğal üzüm sirkesini bu tarif ile yapabilirsiniz. Evde hazırlayacağınız doğal üzüm sirkesi tat ve koku olarak dışarıda satılan sirkelerden çok daha güzel olur. Salata ve yemeklerinizde gönül rahatlığı ile kullanabilirsiniz. Evde sirke yapımına başladıktan sonra dışarıdan bir daha asla sirke almayacaksınız. - Sponsorlu - OrganikAbla Organik, Doğal ve Sağlıklı Yaşam Günlerine beraber ilerlemek için makalelerimi takip edin... Birlikte organik yaşama sımsıkı tutunalım. Dış görüşünden tuzun doğallığı konusunda şüpheniz var ise, tuzun rafine veya doğal olduğunu test etmek aslında çok kolay Yarım çay bardağı üzüm sirkesi içine 1 tatlı kaşığı tuz atın. 5-10 dakika kadar bekleyin. Sirke yeni açılmış gazlı içecekler gibi aşağıdan yukarı doğru köpürmeye başlıyor ve bir süre sonra da bulanıklaşıyorsa o tuz doğal değildir. Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen. Şeyh Galip Yeryüzünde dengeli bir şekilde bulunan elementlerin pek çoğu aynı denge içinde, Şeyh Galip'in dizelerinde “kâinatın özü” olarak simgelenen, insanın vücudunda da mevcuttur. Diğer bir deyişle kâinatta ne varsa, aynı oranda insanda da vardır. İnsan vücudunda hücre dışındaki tuz oranı okyanustaki su/tuz oranına çok yakındır. Schüssler Tuzları adıyla literatüre gecen Dr. Schüssler 1897 yılında insan bedenlerinin yakıldığında geriye kalanın tuz olduğunu tespit etmiştir. Yeryüzünün en aşağı noktası olan Lut Gölü'nde de tuz kolonlarının gölün mavi yüzeyini deldiği görülür. Bazı yerlerde tuz kümeleri parçalanan buzdağları gibi suyun üzerinde yüzmektedir. Lut kavminin helâk olduğu bu alanda insanlardan geriye kalan sadece tuz kitleleridir adeta. İnsan bedeni 84 elementten oluşmaktadır. Şaşırtıcı bir biçimde doğal tuz kristalinde de 84 element mevcuttur. Yani doğal tuz insan vücudunun mineral ihtiyacının tamamını sağlamaktadır. Bu gerçeğe rağmen bugünkü modern tıp tuzsuz beslenmemizi öneriyor. Peki neden? Rafine Sofra Tuzu Genel olarak zararlı addedilen tuz rafine edilmiş Sodyum Klorür NaCl'dür. Gerçekten de bu tuzdan uzak durulması gerekiyor.[1] Zira günümüzde market raflarında satılan tüm rafine tuzlar aslında sanayinin kullanamadığı atık tuzlardır. Tuz üretiminin çok büyük bir kısmı direkt olarak sanayiye yöneliktir. Tuz olmadan neredeyse hiçbir şey üretilememektedir. Dolayısıyla üretim aşamasında rafine edilen doğal tuzdan geriye sadece NaCl kalmaktadır.[2] İşte bu atık tuz da insanlar tarafından tüketilmek üzere piyasaya sunulmaktadır. Üstelik rafine tuzda tuzun akıcılığını kolaylaştıran ve topaklanmasını önleyen birçok kimyasal da bulunmaktadır. Rafine sofra tuzu doğal tuzların yerini aldığından beri hastalıkların giderek arttığı artık herkesçe bilinen bir gerçektir. Çünkü insan vücudu rafine tuzu kendisine yönelik bir tehdit olarak algıladığı için tüketilen rafine tuzu bir an önce atmak ister. Bu nedenle de tüketilen aşırı miktarda tuzun süzülmesi ve atılması başta böbrekler olmak üzere tüm boşaltım sistemi üzerinde önemli bir yük ve baskı oluşturur. Bu durumda rafine tuz vücutta aşırı su birikimine sebep olur ve kalp yetmezliğine yol açabilir. Vücuttan atılamayan rafine tuz ise tekrar kristalleşerek direkt olarak eklem ve kemiklerde depolanır. Böylece romatizmal hastalıklar ile safra kesesi ve böbrek taşı oluşumlarına kapı aralanmış olur.[3] Oysa kaya tuzu gibi doğal ve işlenmemiş tuzlar gerektiği kadar tüketildiğinde vücuda zarar vermez, fayda sağlar. Aslında tuz -daha doğru bir deyişle- “gerçek tuz” hayatın vazgeçilmez unsurudur. Tuz hücrelerimizde biyokimyasal reaksiyonlardan geçip, vücut fonksiyonlarında görev alır. Suyun damarlarımızda ve hücrelerimizde durabilmesi tuz sayesinde mümkündür. Tuz ayrıca sinirlerimizin iletisini sağlamakta, kaslarımızı kasmakta, çeşitli besin maddelerinin hücre içine girmesini sağlamaktadır. Öte yandan tuz sadece yediklerimize lezzet katmakla kalmaz, bize huzur ve mutluluk verir. Yani tuzun insan psikolojisi açısından da faydaları vardır. Nitekim ABD'deki Iowa Üniversitesi'nden araştırmacılarca hazırlanan bir raporda, tuzun doğal bir antidepresan olabileceği görüşüne yer verilmiştir. Araştırmaya göre fareler üzerinde yapılan deneylerde tuz eksikliğinin, hayvanları normalde yapmaktan hoşlandıkları aktivitelerden uzak durmaya yönelttiği görülmüş ve bu durum depresyonun bir işareti olarak yorumlanmış.[4] İşlenmiş Gıdalardaki Tuz Günümüzde rafine sofra tuzunun yanı sıra, birçok insan farkında bile olmadan gerekenin çok üzerinde tuz tüketiyor. Bu tüketimin en büyük kısmını işlenmiş gıdalardaki tuzlar oluşturuyor. Tuz kokuşma yapan bakterilerin yaşamasına izin vermediği için paketlenmiş gıdalara raf ömürlerinin artması için çok miktarda tuz NaCl konuluyor. Üstelik paketlenmiş yiyeceklerin içinde sodyum klorürün yanı sıra, sodyum bikarbonat, monosodyum glutamat, sodyum nitrat gibi başka sodyum bileşikleri de var. Bu durum farkında olunmadan tüketilen tuzun aşırı miktarlara çıkmasına neden oluyor. Çünkü bu sodyum bileşikleri tuz tadında değiller. Lezzetten yoksun ve doğal yapısı değiştirilmiş işlenmiş gıdaların yenilebilirliklerini sağlamak için bunlara tuz katmak hazır gıda sektörü için en ekonomik yöntem olarak ortaya çıkıyor. Öte yandan tuz hazır gıdaların içindeki unsurların bir arada durmasını, dağılmamasını sağlıyor. Özetle tuzun gıda sanayindeki kullanımı çok yönlü olduğu için, işlenmiş gıdalarda olması gerekenden çok daha fazla tuz kullanılıyor. Doğal Tuz Nasıl Anlaşılır? Öncelikle şunu söyleyebiliriz; çok rahat akan tuz rafine tuzdur. “Akar, akar, akar” şeklinde tüketicilere sunulan rafine sofra tuzuna nem tutucu kimyasallar eklenerek tuzun akışkan olması sağlanır. Diğer taraftan tuz kristallerinin şeklini değiştirmek suretiyle, bunlara, birbirlerine kolay kenetlenmeye olanak bırakmayacak bir şekil verme yoluna da gidilmiştir.[5] Dolayısıyla durdukça topaklanan ve kristalleri fabrikadan çıkmışçasına aynı irilikte olmayan ve öyle kolayca tuzluktan akmayan tuzun doğal olduğunu söylemek mümkün. Ancak dış görüşünden tuzun doğallığı konusunda şüpheniz var ise, tuzun rafine veya doğal olduğunu test etmek aslında çok kolay Yarım çay bardağı üzüm sirkesi içine 1 tatlı kaşığı tuz atın. 5-10 dakika kadar bekleyin. Sirke yeni açılmış gazlı içecekler gibi aşağıdan yukarı doğru köpürmeye başlıyor ve bir süre sonra da bulanıklaşıyorsa o tuz doğal değildir.[6] Tuzun Negatif İyon Etkisi ve Tuz Terapisi Speleotherapy Havadaki elektrik akımları insanların ruh halini, enerji düzeyini ve sağlığını ciddi ölçüde etkiliyor. Elektronik aletler, yapay ışıklar, havalandırma sistemlerinden gelen suni hava ve modern bina yapımında kullanılan malzemeler yoğun bir pozitif iyon üretimine yol açıyor. Tuz terapisi ile negatif iyonlara maruz kalarak rahatlamak mümkün. Her ne kadar tuz terapisi genellikle duvarları doğal tuzla kaplanmış yapay tuz mağaraları veya daha popüler adıyla “tuz odaları”nda doğal tuz madenlerinin mikrokliması sağlanarak yapılsa da, elbette gerçek bir tuz mağarasının etkisi görülemiyor. Yapay tuz mağaraları oluşturularak yapılan tuz terapisi için “halotherapy” tanımlaması kullanılırken, gerçek tuz mağarasındaki tuz terapisine ise “speleotherapy” deniliyor. Ancak yine de tuz odalarında yapılan tuz terapisinin Ultrasonik Salinizer cihazlar[7] kullanılmasındansa daha doğal bir yöntem olduğunu söylemek mümkün. Ancak gerçek bir tuz terapisi için tuz odalarından ziyade Ukrayna veya Slovakya gibi Doğu Avrupa ülkelerindeki tuz madenlerine gitmek en sağlıklısı.[8] Yazan Fatma Sarıarslan/SadeHayat Dergisi [1] Tuzun zararları konusunda literatürde birçok çalışma bulunmaktadır. Ancak tüm bu kaynaklarda tuz olarak sadece Sodyum Klorür NaCl zikredilmektedir Bkz. Ian J Brown, Ioanna Tzoulaki, Vanessa Candeias and Paul Elliott, “Salt intakes around the world implications for public health”, International Journal of Epidemiology, 2009, 38, p. 791–813, Michael H. Alderman, “Salt, Blood Pressure, and Human Health”, Hypertension, 2000, 36, p. 890-893, [2] Nihal Doğan “Doğal tuz, sodyumun nefretine karşı!”, [3] [4] . Bahsekonu araştırmanın tam metni için bkz. Morris MJ, Na ES, Johnson AK, “Salt craving the psychobiology of pathogenic sodium intake”, Physiology & Behavior, 2008, Vol. 9, [5] Ziya Ergin, “Tuzun Üretim Teknolojisi ve İnsan Sağlığındaki Yeri”, Madencilik, Mart 1988, Cilt 27, Sayı 1, s. 20. [6] [7] Ultrasonik Salinizer; tankındaki tuz solüsyonunu ultrasonik frekans vibrasyon yöntemi ile, çoğu 1 mikronun altında olan 5 mikrondan küçük ve solunabilir partiküller haline getirip dağıtan medikal bir cihazdır. [8] Ukrayna'daki tuz mağaraları ile ilgili olarak bkz. ve . Slovakya'daki tuz mağaraları için ise bkz.

üzüm sirkesinin olduğunu nasıl anlarız