🎭 Konusu Dini Ve Milli Bayramlar Olan Bir Hikaye Yazınız

Senenin belirgin günleri dini, milli veya kültürel öneme sahip bazı olaylar nedeniyle resmi tatil olarak kabul edilir. Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı gibi 3 Türk Dünyasının Genelinde Bilinen Halk Hikâyeleri. >Kaynaklarına Göre Halk Hikâyeleri: 1)Türk Kaynaklı: Dede Korkut, Köroğlu, Danişmendname, Kerem ile Aslı, Âşık Garip, Emrah ile Selvihan. 2)Arap Kaynaklı: Yusuf u Züleyha, Ebu Müslim Horasani, Battalname, Leyla ile Mecnun. 3)Hint-İran Kaynaklı: Ferhat ile Şirin. İrrasyonel, boş, duygusal ve ötekilik atfetmek doğru değildir. Popüler ve resmi dini, saf dini bilinçliliğinin kirlenmesinin bir sonucu olarak 'kitle dindarlığı' şeklinde ele almak yerine farklı pazarlarla alakalı dini hizmetlerin farklılaşmasının ve uzmanlaşmasının bir biçimi olarak ele almak daha uygun olur.[3] Dini Bayramlar. Milletçe İslam dininin önemli günlerinde, kutlanan bayramlarımızdır. Bu günlerde, akraba ziyaretleri, büyüklere saygı küçüklere sevgi gösterilir. 2 Dini bayramımız vardır. Ramazan bayramı ve kurban bayramı. Ramazan Bayramı, Ramazan ayının sonunda, 30 gün tutulan oruç ve ibadetlerin ardından, 3 gün Destanlar ayrıca belirli bir daire oluşturulurlar, halk hikâyelerinde, özellikle de aşk maceralarını konu alanlarda böyle bir daire söz konusu değildir. Hikaye kahramanı bir sevgiliye âşık olur, ona kavuşma yolunda türlü çilelere katlanır, sonunda kavuşur veya kavuşamaz ve hikâye o noktada sona erer. “mİllİ ve manevİ deĞerlerİn en Önemlİlerİnden bİrİ de, mİllİ ve dİnİ bayramlaridir” Panelin ilk konuşmacısı Prof. Dr. Kemal Polat, “Bayramlar ve Toplumsal Yararları” başlıklı sunumunda, bayramların toplumların ortak değerlerinin gelişmesine nasıl yardımcı olduğu konusunda bilgi vererek şu hususlara değindi: Türk milletinin gelişimle değişimi yani ‘mazideki ati’ oluşunu asla istemezler. Zira sömürgecilerin (yenidünya düzeni) ana hedefi sömürmektir, kanını emmektir insanların. Bunun için de toplumları birbiriyle çatıştırıp kenarda durmak ve silah satmaktır, yani beslendiği kaynak kandır!.. Türk milletinin millilik KurbanBayramı İle İlgili Kompozisyon Yazınız Bayramlarımız milli ve dini bayramlar olmak üzere iki kısma ayrılır . Cumhuriyet Bayramı , Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı , 30 Ağustos Zafer Bayramı , Gençlik ve Spor Bayramı bizim milli bayramlarımız iken Ramazan ve Kurban Bayramı ise Read More. Önceki Kayıtlar → Ana Dede Korkut hikayelerinin özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz: - Dede Korkut hikayeleri bir ön söz ve 12 hikayeden oluşur. - Eser içerisinde olağanüstü olaylar gerçeğe uygun bir Turan CAN. Günümüzdeki çalkantılı durumdan çıkmamızın en önemli yollarından biri, şüphesiz milli birliğin ve bütünlüğün sağlanmasıdır. Sevgi ve saygının çoğaltılması, nefret ve şiddettin azaltılması, ülkemizde yaşayan tüm fertlerin özellikle de gençliğin milli idealler etrafında kenetlenmesidir. Bayram Hikaye Öykü, Masal Okuma ve Paylaşım Sitesi. Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek, daha çok okuyucuya ulaşabilmek çocuklarımıza ve gençlerimize okuyup yazmayı sevdirerek alışkanlık kazandırmak, geleceğin yazarlarını ortaya çıkarabilmek ve bu konuda daha başarılı olabilmek için gayretle çalışmaya devam ediyoruz. DUao. Millî bayramlarımız denince aklınıza neler geliyor? sorusunun cevabını kısaca yazdık. Milli Bayramlar bir ulusu ilgilendiren önemli günler için yapılan kutlamalardır. Milli Bayramlar denilince şunlar aklıma geliyor. Dini ve milli bayramlarımız vardır. Milli Bayramlar denilince şunlar aklıma Bayramlar denilince, tüm ulusumuzu ilgilendiren önemli günler için yapılan kutlamalar aklıma geliyor. Milli Bayram denilince kahraman Türk Millet, şehitlerimiz ve gurur duyguları aklıma Bayramların isimleri aklıma Bayramlarımız şunlardır;1. Cumhuriyet Bayramı,2. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı,3. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı,4. 30 Ağustos Zafer Bayramı aklıma geliyor. Konusu dinî veya millî bayramlar olan bir hikâye yazınız. ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka Sınıf Türkçe Kitabı Cevapları Ata YayıncılıkSoru Konusu dinî veya millî bayramlar olan bir hikâye İLK 23 NİSAN’IMAhmet o zamanlar çok küçüktü. Ya 5 ya 6 yaşlarında idi. O zaman annesi ona pazardan çok güzel bir pantolon ve gömlek almıştı. O kadar heyecanlıydı ki o gece uyuyamamıştı. Sonrasında bu sabah kahvaltı bile edememişti. Çünkü ilk 23 Nisan Çocuk Bayramı’na katılacaktı. O gün kendisi gibi bütün çocukların da uykusuz kaldığını öğrendi. Bayram muhteşem geçmişti. Çok çok mutlu olmuştu.***6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Cevapları Ata Yayıncılık Sayfa 101 hakkında söylemek istediklerinizi aşağıdaki yorum alanına yazabilir, emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilirsiniz. Türkçe Ders Kitabı Cevapları ☺️ BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER! Milli Bayramlar Şehir ve kasabalarda bir şenlik havası içinde kutlanan bu bayramların 30 Ağustos Zafer Bayramı Cumhuriyet Bayramı Kurtuluş Bayramları gibi askeri geçitler fener alayları "resmi" gösterilerinde gelenek olan tek öğe seğmenler zeybeklerin özel kıyafetleriyle gösterilere katılmalarıdır. Ama bu bayramlar nedeniyle resmi gösteriler bittikten sonrakimi yerlerde gece geç vakitlere kadar işçilerin esnafın kendi aralarında hükümet ya da belediye meydanında düzenledikleri eğlenceler bu şenliklere farklı bir anlam katmaktadır. Bu eğlencelere davul zurna takımları da kasabalarında her yerin kendi oyunları oynanmasına karşılık İstanbul Ankara gibi büyük şehirlerde bu toplantılara farklı gruplar gösterileriyle katıldıklarından eğlenceler bir tür "halk dansları festivali" görünümündedir. Resmi bayramlarda birçok yerlerde resmi törenlerden sonra bayram yeri olarak nitelendirilen çayırlarda güreşler koşular ve başka çeşit yarışmalar düzenlenir. Geçmiş yıllarda siyasi partiler resmi bayramlarda davullu zurnalı eğlenceler düzenleyerek bir yandan bayramların daha canlı geçmelerini sağlamış bir yandan da diğer partilerle bir yarışma ortamına bayram gelenekleri de değişimden payını almışlardır. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 30 Ağustos Zafer Bayramı 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin açıldığı günün yıldönümü olarak kutlanmaya başlanan ulusal bayram ilk kez 23 Nisan 1920’de “Hakimiyeti Milliye Bayramı” olarak kutlanmıştır. 1930’lu yıllarda Çocuk Esirgeme Kurumunun gelenekselleştirdiği “Çocuk Haftası”nın 23 Nisan – 1 Mayıs başlangıcının da bu bayramla aynı güne rastlaması sebebiyle “Milli Hakimiyet Bayramı ” ile Çocuk Bayramı aynı gün kutlanmaya Mayıs 1935’te bu gün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanılmaya UNESCO tarafından 'çocuk yılı' ilan edilmesiyle de bu bayram uluslararası nitelik kazanmıştır. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ve tek ulusal bayramıdır. Atatürk'ün Türk çocuklarına armağan ettiği bayram dünya çocukları arasında sevgi ve dostluk bağlarının geliştirilmesi ve tüm insanların barış içinde yaşayacakları bir dünyanın oluşmasına katkıda bulunmak için her yıl düzenlenmektedir. Atatürk'ün çocuk sevgisi herkes tarafından manevi çocuklarıyla ilişkisi o yıllarda yaşayan kişilerin anı kitaplarında yer her fırsatta Bugünün küçükleri yarının büyükleri” diyerek çocukların toplumların gelişimi için ne denli önemli olduğunu belirtmiştir. Geleceğin çocukların elinde olduğunu düşünen Atatürk 1924'te ilk Meclis'in açılış tarihi olan '23 Nisan' gününün bayram olarak kutlanmasına karar vermiş ve daha sonra bu bayramı çocuklara armağan bu yana her yıl 23 Nisan’da TRT tarafından geleneksel olarak 23 Nisan Çocuk Şenliği hafta süren etkinliklere 8 – 12 yaş arası dünya çocukları davet edilmektedir. Farklı kıtalardan farklı ülkelerden gelen çocuklar gönüllü ailelerin evlerinde misafir 6 ülkenin katılmasıyla uluslararası boyutta kutlanmaya başlanan şenliklerde bugüne kadar 87 ülkeden yaklaşık 18500 kişi konuk olmuştur. Dünyada çocukların sahip olduğu tek bayram olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 83. yıldönümü hepimize kutlu olsun. 30 Ağustos Zafer Bayramı Kurtuluş Savaşı'nın sonucunu belirleyen Büyük Taarruz'un son günü yapılan Başkumandanlık Meydan Savaşı'nın 30 Ağustos 1922 yıldönümlerinde kutlanan ulusal bayram. 30 Ağustos Zaferi ilk olarak 30 Ağustos 1923'te Ankara Afyon ve İzmir'de şenlikler düzenlenerek yıllarda ülke genelinde kutlanmaya başladı ve Mayıs 1935'te 2739 sayılı yasayla Zafer Bayramı olarak kabul edildi. Zafer Bayramı'nda yapılacak törenler 1981'de çıkarılan 3456 ve 4400 sayılı iki bakanlar kurulu kararnamesi ve ekli bir yönetmelikle yeniden bayram ve genel tatilleri düzenleyen 17 Mart 1983 tarihli 2429 sayılı yasayla 30 Ağustos gününün Zafer Bayramı olduğu ve o gün yapılacak törenlerin düzenlenmesi işinin Milli Savunma İçişleri Dışişleri Milli Eğitim ve Kültür bakanlıklarına ve bunların yerel örgütlerine verildiği belirtildi. Zafer Bayramı günü resmî daireler kurum kuruluş ve fabrikalar 1 gün tatil tören bölümünde Ankara'da Anıtkabir'e öbür yerlerde de Atatürk anıtlarına ve şehitliklere Ankara'da genelkurmay başkanı öbür yerlerde de ordu birlik ve garnizon komutanlarınca çelenk konur geçit töreni dış temsilciliklerde de askeri ataşelerin katılımıyla kutlanır. 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı Türk Tarihinde kutlanması gereken günler vardır. Bunlardan biri 19 Mayıs 1919' Mayıs 1919 Anadolu'da yeni Türk Devleti'nin fiilen temellerinin atıldığı gündür ve Türkiye Cumhuriyeti tarihimizin başlangıcıdır. Yüce Önder Atatürk'ün Büyük Nutkunu bu olayla başlatması doğum gününü soranlara 19 Mayıs'ı işaret etmesi bunun kanıtı Mayıs'ın millî bayram olarak ilân edilmesi bu yargıyı daha da gerek Millî Mücadele döneminde gerekse Cumhuriyet döneminde yurdumuzun birçok şehrini ziyaret ziyaretler'o şehirlerin mahallî övünç günleri olarak kutlandığı halde sadece 19 Mayıs yasa ile millî bayram kabul edildi. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından sonra Mustafa Kemal Paşa 13 Kasım 1918'de İstanbul'a yaklaşık altı ay kaldı. Bu süre içerisinde vatanın kurtuluşu için çeşitli girişimlerde bulundu. Padişahla birkaç kez görüştü ve ona bu konuda düşüncelerini bir hükümetin kurulması için çaba yoluyla geniş kitleleri bilgilendirmeye halkı aydınlatmaya çalıştı. Kurtuluşa giden yolun temel ilkelerini yine bu dönemde ortaya koydu. Bunları çok yakın arkadaşlarına anlattı. Böylece Millî Mücadeleden yana az sayıda fakat etkin bir grup oluşturmayı başardı. Millî Mücadele Anadolu'dan için öncelikle birer görevle Anadolu'ya geçilecek mecbur kalınmadıkça görev terk edilmeyecek görevi bırakmak gerektiğinde asla İstanbul'a dönülmeyecek çalışmalar gayrî resmî bir tarzda sürdürülecekti. Samsun'dan başlayan süreçte onun tutum ve davranışları izlenecek olursa bütün bu prensiplere bağlı kaldığı kendisiyle birlikte Millî Mücadeleye atılan arkadaşları arasında zorunlu olmadıkları halde İstanbul'dan verilen emirlere hemen uyarak görevini bırakanları bununla kalmayıp İstanbul'a dönenleri söz konusu prensiplere aykırı davrandıkları için Nutuk'ta ağır bir biçimde Önder'i diğerlerinden ayrı ve üstün kılan azmi iradesi kararlılığı milletine sevgisi ve güveni zafere olan mutlak inancıydı. Dokuzuncu Ordu Kıtaatı Müfettişliğine atandıktan sonra heyecanla Harbiye Nezareti'nden çıkarken "kafes açılmış önünde geniş bir âlem kanatlarını çırparak uçmağa"1 sıkıntılı zahmetli bir yolculuktan sonra Samsun'da milletiyle kucaklaştı. Samsun mülkî taksimatta doğrudan Dahiliye Nezareti'ne bağlı Canik Sancağı'nın merkez kıyısındaki bu şirin kasaba Birinci Dünya Savaşı'nın yükünü taşıyan yerlerden savaş sırasında özellikle Rus istilâsına uğrayan Türk topraklarından göç eden çok sayıda insan buraya gelmiş kasabanın rengi havası birden bire değişmiş yeni gelenlerin barındırılması sıkıntılar yaratmıştı. Bunlar bir yana Samsun aynı zamanda Pontus'çu faaliyetlerin yoğun olduğu bir dolaşmakta olan İtilâf donanmasından Yunan savaş gemilerinin varlığından cesaret alan ve Samsun Rum metropoliti Germanos tarafından örgütlenen Pontus çeteleri sokaklarda dolaşıyor asayişi ihlâl ediyor köylere baskınlar düzenliyor evleri binaları ateşe veriyor ve korumasız Türkleri Mart 1919'da Samsun'a çıkarılan 200 kişilik İngiliz birliği Pontus çetelerini büsbütün şımarttı. Mütarekenin bozulacağı endişesiyle güvenlik kuvvetleri ya kullanılamıyor ya da asayişsizliği önlemede yetersiz kalıyordu. Bu durumda sırf nefs-i müdafaa için Türkler de harekete geçince bu zamana kadar Pontus çetelerinin terör faaliyetlerini seyreden İngilizler seslerini yükselttiler ve 21 Nisan 1919'da Osmanlı Hükümeti'ne bir nota vererek Orta Karadeniz'de Türklerin Hıristiyanları katlettiklerini bildirdiler bunun önüne geçilmediği takdirde bölgenin işgal edileceği tehdidinde olay bunun tam aksineydi. İngilizler gerçekleri tahrif ederek Pontus'çuları korumayı ve karışıklıkların devamını amaçlıyorlar bölgeyi işgal etmek için bahane arıyorlardı. İstanbul Hükümeti hemen bölgeye yetkili birini göndermek için kolları bir araştırmadan sonra Mustafa Kemal Paşa üzerinde mutabakat sağlandı. Çünkü O ikinci meşrutiyetin çalkantılı döneminde siyasete bulaşmamış girdiği bütün savaşlarda zafer kazanmış başarılı bir kumandandı. İşte bu noktada Mustafa Kemal Paşa ile Samsun'un dolayısıyla bütün Anadolu'nun ve Türk Milletinin kader çizgisi kesişiyordu. O büyük insan sebatla inançla doğru bildiği yoldan ayrılmadan Türk Milletinin geleceğini kurtaran kahraman oldu. Mustafa Kemal Paşa'ya asayişsizliğe neden olan olayları tayin ve tespit ile bunların ortadan kaldırılmasının yanında daha başka görevler ve görevin gerektirdiği yetkiler de verilmişti. Atatürk söz konusu yetkilerini değerlendirirken bunları çok fazla bulduğunu ve İstanbul Hükümeti'nin bilerek anlayarak bunları kendisine vermediğini günlerde ve daha sonra Anadolu'ya bir kısmı şehzadelerin başkanlığında olmak üzere heyetler da önemli yetkilerle donatıldılar. Nasihat Heyetleri Tahkik Heyetleri Teftiş Heyetleri adı altında Anadolu'da dolaşan bu kurulların da vatanın kurtuluşu yolunda büyük sonuçlar elde edecekleri bu beklentilere tercüman oluyor heyetler hakkında geniş bilgiler veriyor gittikleri yerlerde karşılanmalarından her türlü faaliyetlerine kadar hemen her konuda kamuoyunu aydınlatıyor hadiseyle birinci derecede alâkadar oluyordu. Halbuki Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya gönderilmesi İstanbul basınında çok az ve sadece haber niteliğinde yer almaktaydı. Bu da kimden ve ne ölçüde sonuç beklendiğinin bir göstergesi halde esas olan görev ve görevin gerektirdiği yetkiler değil yetkileri yerinde ve zamanında tam bir liyakat la kullanmak mutlak zafere ulaşabilmektir. Mustafa Kemal Paşa'nın başarı sırlarından biri de budur. 19 Mayıs sadece Türk millî kurtuluş hareketinin başlangıcı olmakla kalmadı yeni Türk devletinin çağdaş değerlerle milletler ailesi içerisinde yerini almasını da Kemal Paşa'nın Samsun'a çıktığı andan itibaren zihnini meşgul eden problem millet iradesinin devlet hayatımıza yansıtılmasını sağlamaktı. Hatta denilebilir ki bunu kurtuluşun önüne koymuş millî mücadelenin vazgeçilemez ilk şartı Mayıs'ı izleyen günlerde yapmış olduğu yazışmalardaki terminolojiye bakılacak olursa bu açıkça görülür. İzmir söz konusu olduğunda "ordu ve millet bu işgalî tanımayacaktır" derken bunu Kâzım Karabekir Paşa'ya çektiği telgrafta "millet ve memlekete medyûn olduğumuz en son vazife-i vicdan iye"den amacı da buydu. Kurtuluş mücadelesi ancak milletle birlikte kazanılabilirdi. Milletle kazanılan mücadeleyi yine milletle taçlandırmak lâzımdı. Yayın hayatına başlamalarına öncülük ettiği ilk iki gazeteden biri İrade-i Millîye diğeri Hakimiyet-i Millîye adını değerler ve kavramlardır ki onu Türk Milletinin kalbinde "milletin kurtarıcısı" "devletin kurucusu" payesine yükseltmiştir. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Osmanlı İmparatorluğu'nda ikinci Meşrutiyetin ilanından altı yıl sonra Birinci Dünya Savaşı başlayan Birinci Dünya Savaşı'na dünyanın belli başlı devletleri yıl süren savaş sonunda bizimle birlikte olan devletler kurallarına göre biz de yenilmiş sayıldık. Ülkemiz İngilizler Yunanlılar Fransızlar İtalyanlar tarafından paylaşıldı. Ulusuna inanan güvenen Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919'da Samsun'a Sivas'ta kongreler Kemal Paşa "Tek bir egemenlik var'o da Milli yine ulusun kendi gücü kurtaracaktır." dört bir tarafından gelen ulus temsilcileri -milletvekilleri- 23 Nisan 1920 günü Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nde toplandı. Meclis Mustafa Kemal Paşa'yı başkan Kemal Paşa'nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı yandan efeler dadaşlar seğmenler bulundukları yörede düşmana karşı yandan düzenli ordular İnönü'de Sakarya'da Dumlupınar'da düşmanlardan kurtarıldı. Tahtını rahatını düşünen padişah yenilen düşmanla birlikte yurdumuzdan kaçtı. İmzalanan Lozan Barış Antlaşması ile yeni bir devlet doğan devletin yönetim biçimi henüz belirlenmemişti. İkinci dönem Büyük Millet Meclisi 11 Ağustos 1923'te ilk toplantısını Ekim 1923'te Ankara Başkent düşmanın ülkeden atılıp sınırlarımızın belirlenmesinden sonra çoktan beri tasarladığı cumhuriyetin ilanı üzerinde hazırlıklar yapmaya Ekim 1923 akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya'da yemeğe "Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz."Dedi. 29 Ekim 1923 günü Atatürk milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan cumhuriyet önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne önergeyi kabul ülkemizde cumhuriyet yönetimi kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı ilanı yurtta sevinç ve coşku ile karşılandı. Cumhuriyet;yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir temsilcilerinin kabul ettiği yasalarla ülkenin yönetiminde söz korumak kollamak yaşatmak her yurttaşın ödevidir Bu yazımızda Millî ve dinî bayramlarımızı yazalım. ders konusu kısaca ele alacağız. Milli Bayramlar 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Ve Gençlik ve Spor Bayramı 30 Ağustos Zafer Bayramı 15 Temmuz Demokrasi Zaferi ve Şehitleri Anma Bayramı Dini Bayramlar Ramazan Bayramı Kurban Bayramı, Millî ve dinî bayramlarımızı yazalım. yazısı hakkında görüş ve önerilerinizi yorum kısmına yazabilirsiniz. Değerli ziyaretçilerimiz yorumlarınız bizim için önemlidir. Bu yazımızda konusu dinî veya millî bayramlar olan bir hikâye yazınız hakkında kısaca söz Bayramı yaklaşmıştı. Arda bu yüzden çok heyecanlıydı. Onların hissesi köyde olunca ilk kez köye gideceği için ayrı bir mutluluk duyuyordu. O gün geldi. Sabah erkenden kalkıp babasıyla namaza gitti. Eve gelince annesi güzel bir kahvaltı hazırlamıştı. Birlikte kahvaltı yaptıktan sonra köyün yolunu tuttular. Köy çok uzakta değildi. Yalnızca kırk dakika gibi bir sürede köye vardılar. Oradaki teyzesinden almışlardı biraz konuştuktan sonra artık kurban olanacak hayvanı ahırdan çıkardılar. Bu süreci Arda da yakından izliyordu. Geriden biraz korku ve heyecanla bakıyordu. Yere yatırılan hayvanın kurban edildiği sahneye bakamadı. Çünkü biraz hassastı. O manzarayı görmek onu çok üzerdi. Artık hayvan kurban edilmişti. Şimdi sıra derisini yüzme ve etlerini parçalama kısmındaydı. Pay sahipleri epey çok olduğu için kısa sürede bütün işlemler tamamlandı. Bu sırada ev sahibi büyük bir tencereyle kavurma yaptı. Herkes sofraya oturdu. İlk kavurma her zaman için çok lezzetli olurdu. Arda daha önce böyle bir lezzet tatmamıştı. Çok hoşuna gitti. Tadı damağında kaldı hisse sahiplerine 40 kilo et paylaşıldı. Arda teyzesinin oğluyla biraz da dışarıda oynadı. Ailesi de teyzesiyle muhabbet etti. Köy mezarlığına da uğradılar. Akşama doğru kendi etlerini alıp tekrar şehre geldiler. Evlerine gelince Arda köyü çok beğendiğini, kavurmanın çok güzel olduğunu babasına anlattı. Babası da ona Kurban Bayramının dini bayram odluğunu ve insanlar arasındaki dayanışmayı artırdığını söyledi. Bir de köydeki yakınlarını ziyaret etme fırsatından bahsetti. Her bayramda aslında insanların bir araya gelmesinin güzle bir gelenek olduğunu anlattı.

konusu dini ve milli bayramlar olan bir hikaye yazınız