🍸 Yetim Ve Öksüzlerle Ilgili Ayet

BYoHM. Babasını kaybeden çocuğa yetim denir. Babanın aile içindeki en önemli görevinin, aile fertlerini koruyup kollamak ve onları gözetmek olduğu düşünüldüğünde ise yetim bu gücü kaybetmiş demektir. Yetim kalınca kendisini koruyup kollayanını kaybeden çocuk, artık yalnız ve kimsesizdir. Yetim kalan çocuk kendisini koruyan, kollayan ve hayata bağlayan bağı kaybetmiş demektir. Hadis-i Şeriflerle Yetim Hakkı İslâmiyet insana her zamanı ve her konumunda ayrı bir değer verildiğini bildirmiştir. Allah ü Teâlâ insanı diğer canlılardan üstün kılarak ona ne denli değer verdiğini göstermiştir. Allah insanın hakkını korumak için Kur’an-ı Kerim ile pek çok özel hükümler getirmiştir. Allah insanın zâfiyete uğramasına, haksızlığa uğradığı ya da güçsüz kaldığı durumlarda da hakkının yenmesine asla razı olmamıştır. Allah’ın elçileri de insanlara hep zayıfın, kimsesizin yanında olmak gerektiğini ve onlara özel muamele göstermek gerektiğini öğütlemiştir. “Bir kimse sırf Allah rızası için bir yetimin başını okşarsa, elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona sevap vardır”. Ahmed ibni Hanbel, Müsned, V, 250. “Bir kimse, Müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak yedirip içirmek üzere evine götürürse, affedilmeyecek bir suç işlemediği takdirde, Allah Teala onu mutlaka cennete koyar”. Tirmizî, Birr 14. Yetimler haksızlığa uğrayabilecek insanlar arasında ön sıralarda gelir. Bu sebeple de hem Kur’an-ı Kerim’de hem de hadis-i şeriflerde yetim ve yetim hakkı ile ilgili çok fazla açıklama yapılmış, bu konunun sık sık altı çizilmiş ve yetim hakkının gözetilmesine dair pek çok detay verilmiştir. Hatta İslâm Fıkhında özel “Yetim Hukuku” geliştirilmiştir. Buradan da apaçık görünüyor ki İslâm’da yetimlerin özel bir yeri vardır. Müslümanlar, toplumun zayıf kesimini oluşturan yetimler, öksüzler, kimsesizler ve muhtaç durumda olanlara yardımcı olmakla yükümlüdür. Onların yeme içme, barınma gibi ihtiyaçlarını karşılamak; onlara eğitim imkânı sağlamak ve psikolojik destek sunmak gibi çok çeşitli yardımlarla yetim, muhtaç ve kimsesizleri topluma kazandırmak Müslüman bireyin görevidir. Çünkü dinimize göre yetimler, öksüzler, muhtaç ve kimsesizler topluma emanettir. Yetimler de toplum için birer emanet olduğundan özenle korunmaya ve bakılmaya muhtaçtır. Kur’an-ı Kerim’de yetimlerin ve öksüzlerin haklarına dikkat edilmesi gerektiğine dair pek çok vurguda bulunulmuş, öyle muhtaçların mallarının haksız yere alınması yasaklanmıştır. Zaten Allah Resulü Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa da henüz reşit olmamış yetimlerin mallarının korunup gözetilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Muvatta’, Zekât, 6. Peygamber Efendimiz öksüz ve yetimlerin mallarını yemenin helâk edici şeylerden olduğunu bildirmiştir. Müslim, Îmân, 145. Sevgiye ve şefkate en çok ihtiyacı olan öksüz ve yetimlerin başını okşayana, dokunduğu saç teli sayısınca iyilik yazıldığını müjdelemiş ve bu şekilde yetimlere iyilik yapanlarla kendisinin cennette yan yana bulunacağını da bildirmiştir. İbn Hanbel, V, 250. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed öksüz ve yetim çocuklara, eksikliğini hissettikleri sevgi ve merhamet gibi duygularla yaklaşmanın gerekliliğini ve önemini bu şekilde sık sık vurgulamıştır. Yetimler ile İlgili Ayetler “Vaktiyle biz, İsrailoğullarından Yalnızca Allah’a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin» diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz.” Bakara Sûresi, 83. Ayet “İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. Allah’ın rızasını gözeterek yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır!” Bakara Sûresi, 177. Ayet “Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki Maldan harcadığınız şey, ebeveyn, yakınlar, yetimler, fakirler ve yolcular için olmalıdır. Şüphesiz Allah yapacağınız her hayrı bilir.” Bakara Sûresi, 215. Ayet “Dünya ve ahiret hakkında lehinize olan davranışları düşünün ve ona göre hareket edin. Sana yetimler hakkında soruyorlar. De ki Onları iyi yetiştirmek yüz üstü bırakmaktan daha hayırlıdır. Eğer onlarla birlikte yaşarsanız, unutmayın ki onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah, işleri bozanla düzelteni bilir. Eğer Allah dileseydi, sizi de zahmet ve meşakkate sokardı. Çünkü Allah güçlüdür, hakîmdir.” Bakara Sûresi, 220. Ayet “Yetimlere mallarını verin, temizi pis olanla değişmeyin, onların mallarını kendi mallarınıza katarak kendi malınızmış gibi yemeyin; çünkü bu, büyük bir günahtır.” Nisâ Sûresi, 2. Ayet “Eğer kendileriyle evlendiğiniz takdirde yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz veya size helâl olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz cariyeler ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.” Nisâ Sûresi, 3. Ayet “Evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri gözetip deneyin, eğer onlarda akılca bir olgunlaşma görürseniz hemen mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler de geri alacaklar diye o malları israf ile ve tez elden yemeyin. Zengin olan veli iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da ihtiyaç ve emeğine uygun olarak yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman yanlarında şahit bulundurun. Hesap sorucu olarak da Allah yeter.” Nisâ Sûresi, 6. Ayet “Mirastan payı olmayan yakınlar, yetimler ve yoksullar miras taksiminde hazır bulunursa bundan, onları da rızıklandırın ve onlara güzel söz söyleyin.” Nisâ Sûresi, 8. Ayet “Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar; zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir.” Nisâ Sûresi, 10. Ayet “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.” Nisâ Sûresi, 36. Ayet “Senden kadınlar hakkında fetva istiyorlar. De ki, onlara ait hükmü size Allah açıklıyor Kitap’ta, kendileri için yazılmışı mirası vermeyip nikâhlamak istediğiniz yetim kadınlar, çaresiz çocuklar ve yetimlere karşı âdil davranmanız hakkında size okunan âyetler Allah’ın hükmünü apaçık ortaya koymaktadır. Hayırdan ne yaparsanız şüphesiz Allah onu bilmektedir.” Nisâ Sûresi, 127. Ayet “Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. Başka yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için Allah size bunları emretti.” En’âm Sûresi, 153. Ayet “Yetimin malına, rüşdüne erinceye kadar, ancak en güzel bir niyetle yaklaşın. Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir.” İsrâ Sûresi, 34. Ayet “Duvara gelince, şehirde iki yetim çocuğun idi; altında da onlara ait bir hazine vardı; babaları ise iyi bir kimse idi. Rabbin istedi ki, o iki çocuk güçlü çağlarına erişsinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Ben bunu da kendiliğimden yapmadım. İşte, hakkında sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur.»” Kehf Sûresi, 82. Ayet “Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Haram helâl demeden mirası yiyorsunuz. Malı aşırı biçimde seviyorsunuz.” Fecr Sûresi, 17. Ayet “Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuş nedir bilir misin? Köle azat etmek veya açlık gününde yakını olan bir yetimi, yahut aç-açık bir yoksulu doyurmaktır.” Beled Sûresi, 14. Ayet “Öyleyse yetimi sakın ezme.” Duhâ Sûresi, 9. Ayet Bir önceki yazımız; Yaratanı Bulma Sanatı “Tefekkür” Yetim ne demektir? Yetim kime denir? Kuran'da geçen yetimlerle ilgili ayetler neler? Yetimlerle ilgili hadisler nelerdir? Yetim hakkı, yetime bakıp gözetmenin fazileti ve mükafatı nedir? Yetimlerle ilgili ayetler ve hadisler...Sözlükte “yalnız olmak, tek başına kalmak” anlamındaki yütm kökünden türeyen yetîm kelimesi çeşitli nesnelerin tekliğini ifade eder. Bu anlamdan hareketle babası ölmüş çocuğa da yetim denir. Çocuğun nafakasını temin etme, haklarını koruma ve onu yetiştirmede babanın daha çok rolü bulunduğundan yetimlik özellikle babaya bağlanmıştır. KURAN'DA YETİMLERLE İLGİLİ AYETLER Bakara 83 "Hani biz, İsrâiloğulları’ndan “Sadece Allah’a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilikte bulunacaksınız!” diye söz almış ve “İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı hakkıyla kılın, zekâtı verin!” diye emretmiştik. Sonra sizden pek azı müstesna, sözünüzden döndünüz ve hâlâ yüz çevirmeye devam ediyorsunuz." Bakara 177 "Yüzlerinizi doğu ya da batı tarafına çevirmeniz iyilik değildir. Asıl iyilik; Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere inanan; malını sevdiği halde akrabasına, yetimlere, yoksullara, yolda kalan gariplere, dilenenlere, hürriyetine kavuşmak isteyen köle ve esirlere veren; namazı dosdoğru kılıp zekâtı ödeyen; antlaşma yaptığında sözünde duran; sıkıntı, darlık, hastalık ve şiddetli savaş zamanlarında sabredenlerin yaptığıdır. Kulluklarında samimi ve dürüst olanlar işte bunlardır; gerçek takvâ sahipleri de yine bunlardır." Bakara 215 "Rasûlüm! Sana, Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki “Sevap kazanmak için harcayacağınız şeyleri öncelikle ananıza, babanıza, akrabanıza, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara verin.” İyilik olarak her ne yaparsanız, Allah onu mutlaka bilir." Bakara 220 "Allah, hem dünyada hem de âhirette faydanıza olan şeyleri düşünesiniz diye âyetlerini size işte böyle açıklamaktadır. Sana yetimleri de soruyorlar. De ki “Onları ve mallarını koruyup gözetmek onları kendi hallerine bırakmaktan daha hayırlıdır. Şâyet kendileriyle bir arada yaşar, mallarını mallarınıza katarsanız, zâten onlar sizin kardeşlerinizdir; kardeşliğin gereğini yapın.” Kaldı ki Allah, haksızlık yapanla koruyup gözeteni pek iyi bilir. Allah dileseydi, işinizi sarpa sardırır, altından kalkamayacağınız sorumluluklarla sizi zahmete sokardı. Şüphesiz Allah, kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır." Nisâ 2 "...yetimlere mallarını verin. Helâli haram olanla değiştirmeyin; onların mallarını kendi malınıza katarak yemeyin. Çünkü böyle yapmanız, gerçekten çok büyük bir günahtır." Nisâ 3 "...yetim kızlarla evlenip de, adâletli davranamayacağınızdan korkarsanız, o zaman onları değil, size helâl olup hoşunuza giden kadınlardan birini, hatta bunlardan iki, üç veya dördünü birden nikâhlayabilirsiniz. Şâyet bunlar arasında da adâleti sağlayamayacağınızdan endişe ederseniz, o zaman sadece bir kadınla evlenin veya sahip olduğunuz câriyelerle yetinin. Böyle davranmanız, zulme ve haksızlığa meyletmemeniz için en uygun yoldur." Nisâ 5 "Allah’ın, hayatınızın dayanağı kıldığı, koruyasınız diye sizin idâre ve emânetinize verdiği gerek mülkünüz, gerekse yetimlerin mallarını bir takım aklı ermez, nereye ve nasıl harcanacağını bilmez israfçı kişilere vermeyin. Bunun yerine o mallarla böylelerinin yeme-içme ihtiyaçlarını sağlayın, giyeceklerini temin edin. Kaba ve kırıcı olmaktan sakınıp onlara güzel ve yerinde sözler söyleyin." Nisâ 6 "Velîsi bulunduğunuz yetimleri evlilik çağına varıncaya kadar gözetip deneyin. Eğer onların akılca olgunlaşıp kâr-zararı ayırt edebilecek bir duruma ulaştıklarına kanaat getirirseniz, o takdirde mallarını kendilerine hemen devredin. Büyüyecekler de mallarını elimizden alacaklar diye o malları israf ile ve tez elden yiyip tüketmeyin. Zengin olan velî, yetim malına tenezzül etmesin; muhtaç olan da ihtiyaç ve emeğine uygun olarak meşrû ölçüde bir şey yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiğinizde de yanlarında şâhit bulundurun. Hesap sorucu olarak Allah yeter." Nisâ 8 "Miras paylaştırılırken, mirasçı olmayan akrabalar, yetimler ve fakirler de orada hazır bulunuyorlarsa, onlara da bu mirastan bir şeyler verin ve gönüllerini alacak tatlı güzel sözler söyleyin." Nisâ 9 "Arkalarında eli ermez, gücü yetmez küçük çocuklar bıraktıkları takdirde, onların halleri nice olur diye endişe edenler, aynı endişeyi diğer insanlar için de taşıyıp yetimlerin hakkına dokunmaktan öylece korkup ürpersinler. Ürpersinler de Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar ve gerek miras taksiminde, gerekse yetimlere, yoksullara muamelede sözün doğrusunu ve güzelini söylesinler." Nisâ 10 "...yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, aslında karınlarına sadece ateş doldurmuş oluyorlar. Onlar pek yakında çılgın alevli bir ateşe gireceklerdir." Nisâ 36 "Allah’a kulluk edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babanıza iyilikte bulunun. Akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolda kalmışlara, elinizin altında bulunan köle, câriye, hizmetçi ve işçilere iyilik yapın. Çünkü Allah, kendini beğenen ve çokça övünüp duran kimseleri kesinlikle sevmez." Nisâ 127 "Kadınlar hakkındaki dinî hükümleri açıklamanı istiyorlar. De ki “Allah, onlar hakkındaki hükmünü açıklıyor Kitapta size okunan âyetler; kendilerine verilmesi gereken miras, mehir gibi şeyleri vermediğiniz, üstelik güzel ve zenginse nikâhlamak istediğiniz, miraslarını kaybetmemek için başkalarıyla nikâhlamak istemediğiniz yetim kızlar, çaresiz kalmış çocuklar hakkında ve yetimlere karşı adâleti yerine getirmeniz hususunda gerekli hükmü vermektedir. İyilik olarak her ne yaparsanız, mutlaka Allah onu bilmektedir.” En'âm 152 “Yetişkinlik çağına erinceye kadar, muhafaza ve yardım maksadıyla en güzel şekilde olanı dışında, yetimin malına yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı adâletle tam yapın. Biz hiç kimseyi gücünün üstünde bir şeyle sorumlu tutmayız. Konuştuğunuz zaman, en yakınlarınızın aleyhinde bile olsa adâleti gözetip doğruyu söyleyin. Allah’a ve Allah için verdiğiniz sözleri yerine getirin. İşte bunlar, düşünüp ders almanız için Allah’ın size emrettiği hususlardır.” Enfâl 41 "Şunu bilin ki, ganimet olarak aldığınız şeylerin beşte biri Allah’a, Rasûlü’ne, onun akrabalarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Eğer Allah’a ve iki ordunun karşılaştığı, hak ile bâtılın birbirinden ayrıldığı günde kulumuza indirdiğimize inanıyorsanız bunun böyle olduğunu kabul edin. Allah her şeye hakkiyle güç yetirendir." İsrâ 34 "...yetimin malına yaklaşmayın. Ancak bülûğ çağına erinceye kadar koruma ve geliştirme niyetiyle ona en güzel şekilde yaklaşabilirsiniz. Verdiğiniz sözü de yerine getirin; çünkü herkes verdiği sözden mutlaka sorguya çekilecektir." Kehf 82 “Doğrulttuğum duvar ise o şehirdeki iki yetim çocuğa aitti. Altında da o çocuklara ait gömülü bir hazine bulunuyordu. Babaları da sâlih bir kişiydi. Böylece Rabbin o iki çocuğun olgunluk çağına ulaşıp kendilerine ait o hazineyi çıkarmalarını istedi. Bunların her biri Rabbinden birer rahmet tezahürüdür; yoksa bunları kendiliğimden yapmış değilim. İşte sabretmeye tahammül gösteremediğin hâdiselerin iç yüzü bundan ibarettir.” Sâd 8 “Tuhaf! Aramızda başka kimse bulunamamış da kitap Abdülmuttalib’in yetîmine mi inmiş?” Hayır, hayır! Gerçek şu ki, onların senin doğruluğun aleyhinde söyleyecekleri hiçbir şey yok. Fakat onlar benim kitabımdan tam bir şüphe içindeler. Doğrusu onlar henüz azabımı tatmadılar! Haşr 7 "Allah’ın barış yoluyla fethedilen ülkelerin halkından Pey­gam­beri’ne nasip ettiği ganimet malları Allah’a, Peygamber’e, Peygam­ber’in yakın akrabasına, yetîmlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Tâ ki o mallar, içinizde sadece zenginler arasında dolaşan bir servet hâline gelmesin! Peygamber size ne verdiyse onu alın; size neyi yasakladıysa ondan da kaçının. Allah’a gönülden saygı bes­leyip O’na karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası pek şid­detlidir." İnsan 8 "Kendi canları çekmesine rağmen yiyeceklerini yoksula, yetîme ve esire seve seve yedirirler." Fecr 17 "Hayır! Doğrusu siz, Allah’tan ikram bekliyorsunuz ama kendiniz yetîme değer vermiyor, ona ikram etmiyorsunuz." Beled 15 "Ya bir akraba olan yetîme," Duhâ 6 "O, seni bir yetîm olarak bulup da barındırmadı mı?" Duhâ 9 "Öyleyse sakın yetîmi ezme, onu küçümseyip üzme." Mâûn 2 "İşte o yetîmi şiddetle iter kakar." YETİMLERLE İLGİLİ HADİSLER Yetimliği bizzat yaşamış olan Hz. Peygamber birçok hadisinde yetimlerin hukuku üzerinde hassasiyetle durmuştur. Resûl-i Ekrem’in, “Allahım! Ben yetimin ve kadının, bu iki zayıf insanın hakkını ihlâl etmekten insanları şiddetle sakındırıyorum” dediği İbn Mâce, “Edeb”, 6, bir defasında şahadet parmağı ile orta parmağını birleştirerek, “Yetimi koruyup gözetenle cennette böyle yan yana olacağız” buyurduğu nakledilir. Şefkatli Ol Hayâta gözlerini yetim olarak açmış olan Allah Resûlü de “Yetime karşı şefkatli bir baba gibi ol!” tavsiyesinde bulunmuştur. Heysemî, VIII, 163 En Hayırlı Ev “Müslümanlar içinde en hayırlı ev; içinde yetime iyi davranılan evdir. Müslümanlar içinde en kötü ev de yetime kötü davranılan evdir.” İbn-i Mâce, Edeb, 6 Cennet Müjdesi - “Bir kimse, müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak yedirip içirmek üzere evine götürürse, affedilmeyecek bir suç işlemediği takdirde, Allah Teâlâ onu mutlaka cennete koyar.” Tirmizî, Birr, 14/1917 - “Kim mes’ûliyeti altındaki kız veya erkek yetim çocuğuna iyi davranırsa; o ve ben cennette şöylece beraber bulunacağız.” buyurarak iki parmağını yanyana getirmişlerdi. Buhârî, Edeb, 24 - “Kim üç yetimi yetiştirir, nafakasını temin ederse, sanki ömrü boyu geceleri namaz kılmış, gündüzleri oruç tutmuş ve sabahtan akşama yalın kılıç Allah yolunda cihad etmiş gibi sevap alır. Keza, ben ve o, şu iki parmak gibi cennette kardeş oluruz” buyurmuş ve ardından şehadet parmağı ile orta parmağını birbirine yapıştırmıştır. İbn-i Mâce, Edeb, 6 - Avf b. Mâlik el-Eşcaî’nin naklettiğine göre, Resûlullah sav şöyle buyurmuştur “Ben ve karşılaştığı sıkıntılar ve bakımsızlık yüzündenyanakları kararmış kadın kıyamet gününde şu ikisi işaret parmağı ve orta parmak gibi yakın olacağız. O kadın ki kocasının ölümü sebebiyle dul kalır da asil ve güzel olduğu hâlde çocukları yetişinceye ya da ölünceye kadar kendisini yetim çocuklarının bakımına hasreder ve evlenmez.” Bunu söylerken Hz. Peygamber’in yaptığı gibi râvi Yezîd de orta parmağı ile işaret parmağını birleştirerek işaret etti.Ebû Dâvûd, Edeb, 120, 121 Saç Teli Kadar Sevap Yazılır - “Bir kimse sırf Allah rızâsı için bir yetimin başını okşarsa, elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona sevap yazılır...” Ahmed, V, 250 - “Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan fakiri doyur, yetimin başını okşa!” tavsiyesinde bulundu. Ahmed, II, 263, 387 Yetimlere Bakmanın Fazileti - “Ben her mü’mine kendi nefsinden daha ileriyim, daha yakınım. Bir kimse ölürken mal bırakırsa o mal kendi yakınlarına âittir. Fakat borç veya yetimler bırakırsa, o borç bana âittir; yetimlere bakmak da benim vazîfemdir.” Müslim, Cuma, 43; İbn-i Mâce, Mukaddime, 7 - “Büluğ çağına ulaştıktan sonra yetimlik kalkar...” Ebû Dâvûd, Vesâyâ, 9 - “Bize Nebî’nin zekât memuru geldi. Zekâtı zenginlerimizden alıp fakirlerimize verdi. Ben yetim bir çocuktum. Bana da bir deve verdi.” Tirmizî, Zekât, 21 - “Bugün Allah için bir yetim başı okşadınız mı? Bir hasta ziyaretine gittiniz mi? Bir cenâze teşyîinde bulundunuz mu?” diye sorardı." Müslim, Fedâilu’s-Sahâbe, 12 Yetimler Hakkında Allah'tan Korkun Enes şöyle anlatır Vefâtı esnâsında Resûlullah’ın yanındaydık. Bize üç defâ “Namaz husûsunda Allah’tan korkun!” dedi. Sonra da şöyle buyurdu “Emriniz altındaki insanlar hakkında Allah’tan korkun, iki zayıf hakkında Allah’tan korkun Dul kadın ve yetim çocuk. Namaz husûsunda Allah’tan korkun!” Sonra, “namaz, namaz” diye tekrar etmeye başladı. Mübârek lisanları söylemez olunca bile rûh-i mübârekleri çıkıncaya kadar bunu içten içe tekrar edip durdular. Beyhakî, Şuab, VII, 477 Kalbinin Yumuşamasını İstiyorsan “Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan fakiri doyur, yetimin başını okşa!” İbn-i Hanbel, II, 263, 387 Yetim Malına El Uzatma - “Ey Ebû Zer seni zayıf görüyorum. Doğrusu ben kendim için istediğimi senin için de istemekteyim. Sakın iki kişiye dahi emir olma ve yetim malının velayetini de üzerine alma!” Nesâî, Vasâyâ, 10 - “Allâh’ım! İki zayıf kimsenin; yetimle kadının hakkını yemekten herkesi şiddetle sakındırıyorum.” İbn-i Mâce, Edeb, 6 Yetim Malı Yiyenlerin Akıbeti Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Mîrâc’da bir topluluğa uğradılar ve gördüler ki, onların dudakları deve dudağı gibidir. Birtakım vazîfeli memurlar da onların dudaklarını kesip ağızlarına taş koyuyor. “–Ey Cibrîl! Bunlar kimlerdir?” diye sordu. Cebrâîl -aleyhisselâm- “–Bunlar, yetimlerin mallarını haksızlıkla yiyenlerdir!” dedi. Taberî, XV, 18-19 Helak Edici 7 Şey Hazret-i Nebî -sallâllâhu aleyhi ve sellem- birgün “−Yedi helâk edici şeyden kaçının!” buyurdu. Sahâbîler “−Ey Allâh’ın Rasûlü! Bunlar nelerdir?” diye sordular. Fahr-i Kâinât Efendimiz “−Allâh’a ortak koşmak, sihir büyü yapmak, Allâh’ın dokunulmasını haram kıldığı bir canı haksız yere öldürmek, fâiz yemek, yetim malı yemek, savaş meydanından kaçmak, nâmuslu ve mâsum kadınlara zinâ isnâd etmektir.” buyurdu. Buhârî, Vasâyâ, 23; Müslim, Îman, 145 YETİME BAKMANIN FAZİLETİ İslam ve İhsan Aydın'ın Yenipazar ilçesinde Kaymakam Ercan Erkol'un başkanlığında yetim ve öksüzlerle ilgili yürütülen 'Benim Arkadaşım' projesinin sekizinci ziyareti gerçekleşti. Aydın'ın Yenipazar ilçesinde Kaymakam Ercan Erkol'un başkanlığında yetim ve öksüzlerle ilgili yürütülen 'Benim Arkadaşım' projesinin sekizinci ziyareti Kaymakamı Ercan Erkol başkanlığında, Yenipazar'da bulunan öksüz ve yetim çocuklara yönelik yapılan 'Benim Arkadaşım' projesi ile ilgili olarak, ilçedeki öksüz ve yetim çocukların devlet şefkatini göstermek ve onlara yalnız olmadıklarını hissettirmek amacıyla sekizinci ziyaretini Hükümet Mahallesi'nde Ercan Erkol, İlçe Emniyet Amiri Ayhan Camcı, İlçe Yazı İşleri Müdürü Ayfer Güngör,İlçe Müftüsü Şevket Bulut, İlçe Milli Eğitim Müdürü Ayşe Acar,Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Serap Karayer, Gençlik Hizmetleri ve Spor İlçe Müdür Vekili Nejdet Kırkık, İlçe Devlet Hastanesi Müdürü Seyfettin Arvas Saygılı ve ailesine ziyarette bulunan protokol üyeleri Saygılı ailesi ile sohbet edip devletin her zaman ve her daim yanlarında olduğunu ve yalnız olmadıklarını belirttiler. Saygılı ailesine devletin her kapısının sonuna kadar açık olduğunu ifade eden Erkol, "Ailemizin her türlü problemlerinde tüm kurumların hızlı çözüm üretmek için gerekli gayreti göstermeye hazırız. Tüm yetim ve öksüz çocuklarımız bilsinler ki devletimiz onların yanındadır" diye konuşarak Ece Saygılı'ya çeşitli hediyeler verdi. . Aydın’ın Yenipazar ilçesinde Kaymakam Ercan Erkol’un başkanlığında yetim ve öksüzlerle ilgili yürütülen ’Benim Arkadaşım’ projesinin sekizinci ziyareti Kaymakamı Ercan Erkol başkanlığında, Yenipazar’da bulunan öksüz ve yetim çocuklara yönelik yapılan ’Benim Arkadaşım’ projesi ile ilgili olarak, ilçedeki öksüz ve yetim çocukların devlet şefkatini göstermek ve onlara yalnız olmadıklarını hissettirmek amacıyla sekizinci ziyaretini Hükümet Mahallesi’nde Ercan Erkol, İlçe Emniyet Amiri Ayhan Camcı, İlçe Yazı İşleri Müdürü Ayfer Güngör,İlçe Müftüsü Şevket Bulut, İlçe Milli Eğitim Müdürü Ayşe Acar,Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Serap Karayer, Gençlik Hizmetleri ve Spor İlçe Müdür Vekili Nejdet Kırkık, İlçe Devlet Hastanesi Müdürü Seyfettin Arvas Saygılı ve ailesine ziyarette bulunan protokol üyeleri Saygılı ailesi ile sohbet edip devletin her zaman ve her daim yanlarında olduğunu ve yalnız olmadıklarını belirttiler. Saygılı ailesine devletin her kapısının sonuna kadar açık olduğunu ifade eden Erkol, "Ailemizin her türlü problemlerinde tüm kurumların hızlı çözüm üretmek için gerekli gayreti göstermeye hazırız. Tüm yetim ve öksüz çocuklarımız bilsinler ki devletimiz onların yanındadır" diye konuşarak Ece Saygılı’ya çeşitli hediyeler verdi. Yetim Hakkı ve Yetime Yardım ile ilgili ayetler 17 kayıt Bakara / 83. Ayet وَاِذْ اَخَذْنَا م۪يثَاقَ بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ لَا تَعْبُدُونَ اِلَّا اللّٰهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا وَذِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينِ وَقُولُوا لِلنَّاسِ حُسْنًا وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَۜ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ اِلَّا قَل۪يلًا مِنْكُمْ وَاَنْتُمْ مُعْرِضُونَ Hani biz, İsrâiloğulları’ndan “Sadece Allah’a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilikte bulunacaksınız!” diye söz almış ve “İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı hakkıyla kılın, zekâtı verin!” diye emretmiştik. Sonra sizden pek azı müstesna, sözünüzden döndünüz ve hâlâ yüz çevirmeye devam ediyorsunuz. Bakara / 177. Ayet لَيْسَ الْبِرَّ اَنْ تُوَلُّوا وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَلٰكِنَّ الْبِرَّ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَالْمَلٰٓئِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيّ۪نَۚ وَاٰتَى الْمَالَ عَلٰى حُبِّه۪ ذَوِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينَ وَابْنَ السَّب۪يلِ وَالسَّٓائِل۪ينَ وَفِي الرِّقَابِۚ وَاَقَامَ الصَّلٰوةَ وَاٰتَى الزَّكٰوةَۚ وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ اِذَا عَاهَدُواۚ وَالصَّابِر۪ينَ فِي الْبَأْسَٓاءِ وَالضَّرَّٓاءِ وَح۪ينَ الْبَأْسِۜ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ صَدَقُواۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ Yüzlerinizi doğu ya da batı tarafına çevirmeniz iyilik değildir. Asıl iyilik; Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere inanan; malını sevdiği halde akrabasına, yetimlere, yoksullara, yolda kalan gariplere, dilenenlere, hürriyetine kavuşmak isteyen köle ve esirlere veren; namazı dosdoğru kılıp zekâtı ödeyen; antlaşma yaptığında sözünde duran; sıkıntı, darlık, hastalık ve şiddetli savaş zamanlarında sabredenlerin yaptığıdır. Kulluklarında samimi ve dürüst olanlar işte bunlardır; gerçek takvâ sahipleri de yine bunlardır. Bakara / 215. Ayet يَسْـَٔلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَۜ قُلْ مَٓا اَنْفَقْتُمْ مِنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَب۪ينَ وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينِ وَابْنِ السَّب۪يلِۜ وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِه۪ عَل۪يمٌ Rasûlüm! Sana, Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki “Sevap kazanmak için harcayacağınız şeyleri öncelikle ananıza, babanıza, akrabanıza, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara verin.” İyilik olarak her ne yaparsanız, Allah onu mutlaka bilir. Bakara / 220. Ayet فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِۜ وَيَسْـَٔلُونَكَ عَنِ الْيَتَامٰىۜ قُلْ اِصْلَاحٌ لَهُمْ خَيْرٌۜ وَاِنْ تُخَالِطُوهُمْ فَاِخْوَانُكُمْۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ الْمُفْسِدَ مِنَ الْمُصْلِحِۜ وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ لَاَعْنَتَكُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ Allah, hem dünyada hem de âhirette faydanıza olan şeyleri düşünesiniz diye âyetlerini size işte böyle açıklamaktadır. Sana yetimleri de soruyorlar. De ki “Onları ve mallarını koruyup gözetmek onları kendi hallerine bırakmaktan daha hayırlıdır. Şâyet kendileriyle bir arada yaşar, mallarını mallarınıza katarsanız, zâten onlar sizin kardeşlerinizdir; kardeşliğin gereğini yapın.” Kaldı ki Allah, haksızlık yapanla koruyup gözeteni pek iyi bilir. Allah dileseydi, işinizi sarpa sardırır, altından kalkamayacağınız sorumluluklarla sizi zahmete sokardı. Şüphesiz Allah, kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır. Nisâ / 2. Ayet وَاٰتُوا الْيَتَامٰٓى اَمْوَالَهُمْ وَلَا تَتَبَدَّلُوا الْخَب۪يثَ بِالطَّيِّبِۖ وَلَا تَأْكُلُٓوا اَمْوَالَهُمْ اِلٰٓى اَمْوَالِكُمْۜ اِنَّهُ كَانَ حُوبًا كَب۪يرًا Yetimlere mallarını verin. Helâli haram olanla değiştirmeyin; onların mallarını kendi malınıza katarak yemeyin. Çünkü böyle yapmanız, gerçekten çok büyük bir günahtır. Nisâ / 3. Ayet وَاِنْ خِفْتُمْ اَلَّا تُقْسِطُوا فِي الْيَتَامٰى فَانْكِحُوا مَا طَابَ لَكُمْ مِنَ النِّسَٓاءِ مَثْنٰى وَثُلٰثَ وَرُبَاعَۚ فَاِنْ خِفْتُمْ اَلَّا تَعْدِلُوا فَوَاحِدَةً اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْۜ ذٰلِكَ اَدْنٰٓى اَلَّا تَعُولُواۜ Yetim kızlarla evlenip de, adâletli davranamayacağınızdan korkarsanız, o zaman onları değil, size helâl olup hoşunuza giden kadınlardan birini, hatta bunlardan iki, üç veya dördünü birden nikâhlayabilirsiniz. Şâyet bunlar arasında da adâleti sağlayamayacağınızdan endişe ederseniz, o zaman sadece bir kadınla evlenin veya sahip olduğunuz câriyelerle yetinin. Böyle davranmanız, zulme ve haksızlığa meyletmemeniz için en uygun yoldur. Nisâ / 6. Ayet وَابْتَلُوا الْيَتَامٰى حَتّٰٓى اِذَا بَلَغُوا النِّكَاحَۚ فَاِنْ اٰنَسْتُمْ مِنْهُمْ رُشْدًا فَادْفَعُٓوا اِلَيْهِمْ اَمْوَالَهُمْۚ وَلَا تَأْكُلُوهَٓا اِسْرَافًا وَبِدَارًا اَنْ يَكْبَرُواۜ وَمَنْ كَانَ غَنِيًّا فَلْيَسْتَعْفِفْۚ وَمَنْ كَانَ فَق۪يرًا فَلْيَأْكُلْ بِالْمَعْرُوفِۜ فَاِذَا دَفَعْتُمْ اِلَيْهِمْ اَمْوَالَهُمْ فَاَشْهِدُوا عَلَيْهِمْۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ حَس۪يبًا Velîsi bulunduğunuz yetimleri evlilik çağına varıncaya kadar gözetip deneyin. Eğer onların akılca olgunlaşıp kâr-zararı ayırt edebilecek bir duruma ulaştıklarına kanaat getirirseniz, o takdirde mallarını kendilerine hemen devredin. Büyüyecekler de mallarını elimizden alacaklar diye o malları israf ile ve tez elden yiyip tüketmeyin. Zengin olan velî, yetim malına tenezzül etmesin; muhtaç olan da ihtiyaç ve emeğine uygun olarak meşrû ölçüde bir şey yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiğinizde de yanlarında şâhit bulundurun. Hesap sorucu olarak Allah yeter. Nisâ / 8. Ayet وَاِذَا حَضَرَ الْقِسْمَةَ اُو۬لُوا الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينُ فَارْزُقُوهُمْ مِنْهُ وَقُولُوا لَهُمْ قَوْلًا مَعْرُوفًا Miras paylaştırılırken, mirasçı olmayan akrabalar, yetimler ve fakirler de orada hazır bulunuyorlarsa, onlara da bu mirastan bir şeyler verin ve gönüllerini alacak tatlı güzel sözler söyleyin. Nisâ / 10. Ayet اِنَّ الَّذ۪ينَ يَأْكُلُونَ اَمْوَالَ الْيَتَامٰى ظُلْمًا اِنَّمَا يَأْكُلُونَ ف۪ي بُطُونِهِمْ نَارًاۜ وَسَيَصْلَوْنَ سَع۪يرًا۟ Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, aslında karınlarına sadece ateş doldurmuş oluyorlar. Onlar pek yakında çılgın alevli bir ateşe gireceklerdir. Nisâ / 36. Ayet وَاعْبُدُوا اللّٰهَ وَلَا تُشْرِكُوا بِه۪ شَيْـًٔا وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا وَبِذِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبٰى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالْجَنْبِ وَابْنِ السَّب۪يلِۙ وَمَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ مُخْتَالًا فَخُورًاۙ Allah’a kulluk edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babanıza iyilikte bulunun. Akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolda kalmışlara, elinizin altında bulunan köle, câriye, hizmetçi ve işçilere iyilik yapın. Çünkü Allah, kendini beğenen ve çokça övünüp duran kimseleri kesinlikle sevmez. Nisâ / 127. Ayet وَيَسْتَفْتُونَكَ فِي النِّسَٓاءِۜ قُلِ اللّٰهُ يُفْت۪يكُمْ ف۪يهِنَّۙ وَمَا يُتْلٰى عَلَيْكُمْ فِي الْكِتَابِ ف۪ي يَتَامَى النِّسَٓاءِ الّٰت۪ي لَا تُؤْتُونَهُنَّ مَا كُتِبَ لَهُنَّ وَتَرْغَبُونَ اَنْ تَنْكِحُوهُنَّ وَالْمُسْتَضْعَف۪ينَ مِنَ الْوِلْدَانِۙ وَاَنْ تَقُومُوا لِلْيَتَامٰى بِالْقِسْطِۜ وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِه۪ عَل۪يمًا Kadınlar hakkındaki dinî hükümleri açıklamanı istiyorlar. De ki “Allah, onlar hakkındaki hükmünü açıklıyor Kitapta size okunan âyetler; kendilerine verilmesi gereken miras, mehir gibi şeyleri vermediğiniz, üstelik güzel ve zenginse nikâhlamak istediğiniz, miraslarını kaybetmemek için başkalarıyla nikâhlamak istemediğiniz yetim kızlar, çaresiz kalmış çocuklar hakkında ve yetimlere karşı adâleti yerine getirmeniz hususunda gerekli hükmü vermektedir. İyilik olarak her ne yaparsanız, mutlaka Allah onu bilmektedir.” En'âm / 153. Ayet وَاَنَّ هٰذَا صِرَاط۪ي مُسْتَق۪يمًا فَاتَّبِعُوهُۚ وَلَا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَب۪يلِه۪ۜ ذٰلِكُمْ وَصّٰيكُمْ بِه۪ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur, öyleyse ona uyun. Başka yollara uymayın ki, o yollar sizi grup grup parçalayarak Allah’a giden yoldan ayırmasın. İşte bunlar, kendisine karşı gelmekten sakınmanız için Allah’ın size emrettiği hususlardır. İsrâ / 34. Ayet وَلَا تَقْرَبُوا مَالَ الْيَت۪يمِ اِلَّا بِالَّت۪ي هِيَ اَحْسَنُ حَتّٰى يَبْلُغَ اَشُدَّهُۖ وَاَوْفُوا بِالْعَهْدِۚ اِنَّ الْعَهْدَ كَانَ مَسْؤُ۫لًا Yetimin malına yaklaşmayın. Ancak bülûğ çağına erinceye kadar koruma ve geliştirme niyetiyle ona en güzel şekilde yaklaşabilirsiniz. Verdiğiniz sözü de yerine getirin; çünkü herkes verdiği sözden mutlaka sorguya çekilecektir. Kehf / 82. Ayet وَاَمَّا الْجِدَارُ فَكَانَ لِغُلَامَيْنِ يَت۪يمَيْنِ فِي الْمَد۪ينَةِ وَكَانَ تَحْتَهُ كَنْزٌ لَهُمَا وَكَانَ اَبُوهُمَا صَالِحًاۚ فَاَرَادَ رَبُّكَ اَنْ يَبْلُغَٓا اَشُدَّهُمَا وَيَسْتَخْرِجَا كَنْزَهُمَاۗ رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَۚ وَمَا فَعَلْتُهُ عَنْ اَمْر۪يۜ ذٰلِكَ تَأْو۪يلُ مَا لَمْ تَسْطِعْ عَلَيْهِ صَبْرًاۜ۟ “Doğrulttuğum duvar ise o şehirdeki iki yetim çocuğa aitti. Altında da o çocuklara ait gömülü bir hazine bulunuyordu. Babaları da sâlih bir kişiydi. Böylece Rabbin o iki çocuğun olgunluk çağına ulaşıp kendilerine ait o hazineyi çıkarmalarını istedi. Bunların her biri Rabbinden birer rahmet tezahürüdür; yoksa bunları kendiliğimden yapmış değilim. İşte sabretmeye tahammül gösteremediğin hâdiselerin iç yüzü bundan ibarettir.” Fecr / 17. Ayet كَلَّا بَلْ لَا تُكْرِمُونَ الْيَت۪يمَۙ Hayır! Doğrusu siz, Allah’tan ikram bekliyorsunuz ama kendiniz yetîme değer vermiyor, ona ikram etmiyorsunuz. Beled / 14. Ayet اَوْ اِطْعَامٌ ف۪ي يَوْمٍ ذ۪ي مَسْغَبَةٍۙ Yahut bir salgın açlık gününde yemek yedirmektir; Duhâ / 9. Ayet فَاَمَّا الْيَت۪يمَ فَلَا تَقْهَرْۜ Öyleyse sakın yetîmi ezme, onu küçümseyip üzme.

yetim ve öksüzlerle ilgili ayet