🦪 Dinozorlar Hakkında Bugün Elde Ettiğimiz Bilgiler Nasıl Elde Edilmiştir
Son yüz yıldır dinozorlar hakkında edindiğimiz bilgilerin büyük bir çoğunluğu Amerika ve Avrupa’da bulunan fosillerden elde edilmişti ama son yıllarda Çin’de ardarda bulunan
Milyonlarcayıl önce varlıklarını sürdüren dinozorlar yok olmalarına rağmen günümüzde halen merak edilen hayvanlardan birisi. Yaklaşık 230 milyon yıl önce ortaya çıkan bu devasa yaratıkların yok olmaları ise 66 milyon yıl öncesine tekabül ediyor. Peki dinozorlara ne oldu, nesli ne zaman ve nasıl tükendi?
Avrupada Mimari. Genel. TARİH: 24 Mart 2022 Perşembe. Mimari, insanlık ile ortaya çıkmış olan ve insanlık tarihi hakkında en önemli bilgileri elde ettiğimiz olgulardan birisidir. İnsanoğlu ilk evresinde doğayı tanımış ve yavaş yavaş onunla etkileşime geçmeyi öğrenmiştir. Bu etkileşim ve edinilen bilgi sonrası yeni
Kız Kulesi’nin Mimarisi. Kimi iddialara göre Kız Kulesi’nin tarihi milattan önceki 24 yılına, kimilerine göre ise milattan önce 4. yüzyıla dayanmaktadır. Kız Kulesi o günden bu yana pek çok devletin egemenliği altına girmiştir. Nesiller boyu yıkılan devletler ve yeni kurulan devletler arasında bir bağ oluşturmuştur.
Yaklaşık 230 milyon yıl önce ortaya çıkan bu devasa yaratıkların yok olmaları ise 66 milyon yıl öncesine tekabül ediyor. Peki dinozorlara ne oldu, nesli ne zaman ve nasıl tükendi? Nobel ödülü de bulunan fizikçi Luis Alvarez, 1980 senesinde dinozorlarının neslinin neden tükendiği ile ilgili çok ilginç bir çalışmaya
Finansal tablolar hakkında görüş vermek amacıyla, Şirket içerisindeki işletmelere veya faaliyet bölümlerine ilişkin finansal bilgiler hakkında yeterli ve uygun denetim kanıtı elde edilmektedir. Şirket denetiminin yönlendirilmesinden, gözetiminden ve yürütülmesinden sorumluyuz.
Sizetavsiyemiz bir astronomla karşılaştığınızda sakın burçlar hakkında soru sormayın, pek hoşlarına gitmez. Peki bu astronomlar ne iş yapar? Evrenin büyüklüğünü hayal edin, öğrenilecek o kadar çok ilginç şey var ki, astronomlar genellikle galaksilere, yıldızlara, gezegenlere, bulutsulara kadar evrenin kökenini ve
DinozorlarÇağı – Mezozoik (250-65 milyon yıl önce) Dinozorlar Neden Ortadan Kayboldu? Kozmik Terörist – ya da Bir Hipotez Nasıl Kurulmamalı
9 5651 sayılı internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında kanun kaç yılında kabul edilmiştir? a. 1998 b. 2001 c. 2005 d. 2007 e. 2010 10. internet ortami üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan
Araştırmalarsırasında bu konuyla ilgili aşağıda belirtilen bilgiler elde edilmiştir. Evliya Çelebi, Meyin Asya'daki adından şöyle bahseder.1 Belban veya Balban (Türkmen kamışlı düdüğü) Şiraz da icat edilmiştir.Türklerin çok çaldığı ve hatta 17.y.yıl da yüz kadar çalanı olduğunu belirtmektedir.
Günümüzdeise yapılan çalışmalar sonucunda dinozorlar hakkındaki bilgilerimiz artmış bulunmaktadır. Yavrularına karşı olan şefkatleri, sosyal alışkanlıkları, avlanma stratejileri, zekâ seviyeleri, beslenme rejimleri gibi çeşitli konularda net bilgiler elde edilmiş bulunmaktadır. Dinozorların nesli niçin tükendi?
1 Giriş 1.1. Gizlilik politikasını hazırlamamızdaki amaç, ziyaretçilerimizi ne kadar önemsediğimizi ortaya koymak içindir. Aşağıdaki yazılarda sorularlaislamiyet.com sitesi aracılığıyla elde ettiğimiz bilgilerin toplama ve kullanma yöntemleri açıklanmaktadır. 1.2. sorularlaislamiyet.com sitesi, ziyaretçilerle ilgili iki yöntemle kişisel bilgiler toplamaktadır: 1.2.1.
AkMMn. 4. Sınıf Fen Bilimleri Dinozorlar hakkında bugün elde ettiğimiz bilgilerin nasıl elde edilmiş olabileceğini araştıralım. konusunu kısaca ve uzun ele hakkında bugün elde ettiğimiz bilgilerin nasıl elde edilmiş olabileceğini araştıralım. konusu ile ilgili kısaca bir yazı örneği ;Cevap Dinozorlar hakkında bugün elde ettiğimiz bilgiler araştırmacılar tarafından geçmiş döneme ait olan fosiller sayesinde bilgiler elde edişmiş olabilir. Ayrıca dinozorlar hakkında bilgiler geçmiş dönemlerde yaşayan insanlar tarafından duvarlara çizilen resimler sayesinde de bilgiler elde edilmiş hakkında bugün elde ettiğimiz bilgilerin nasıl elde edilmiş olabileceğini araştıralım. konusu ile ilgili uzun bir yazı örneği ;Cevap Günümüzde bugün dinozorlar tarafından elde edilen bilgiler bilim adamları ve araştırmacıların bir emeği sonucunda ortaya çıktığını ifade dinozorlar hakkında elde edilen bilgiler dinozor fosilleri sayesinde yapısı, şekli ve av mı avcı mı olduğu hakkında bir çok bilgiler kolay bir şekilde elde edilmektedir. Ayrıca dinozorların nerede yaşadıkları fosiller sayesinde elde edilmektedir. Bir başka dinozor hakkındaki bilgiler geçmişte yaşayan insanların duvarlara çizdikleri resimler sayesinde de bilgiler elde edildiği bilinmektedir. Dinozorlar hakkında bugün elde ettiğimiz bilgilerin nasıl elde edilmiş olabileceğini Hakkında Soru Sormak İster Misiniz ? Yorum ve Düşüncelerinizin Bizim İçin Ne Kadar Değerli Olduğunu Biliyor Musunuz ? Destek ve Yorumlarınız için Tıklayınız...
Paleontoloji ve arkeolojiye dair bilgilerimiz, yeni yapılan keşiflerle her geçen gün değişiyor. Dolayısıyla beş yıl önce bildiklerimizin daha sonraki yıllarda yanlış olduğu ortaya çıkabiliyor. Dinozorlar hakkında birkaç yıl önce bildiğimiz birçok bilgi de günümüzde tamamen değişmiş durumda. Yaklaşık 66 milyon yıl önce nesilleri tükenen dinozorlarla ilgili olarak da hala bazı yanlış bilgilere sahibiz. Bu yazıda dinozorlar hakkında çoğunlukla yanlış bilinen bilgilerin doğrularını anlatmaya çalıştık. 1676 yılında ilk dinozor fosili bulunduğunda, bunun bir file veya dev bir yaratığa ait olduğu sanılıyordu. Yaklaşık yüzyıl sonra, bilim insanları Megalosaurus diye adlandırdıkları bir yaratığın fosillerini buldu ve bu fosili bodur, aşırı gelişmiş kertenkele olarak tanımladı. Daha sonra, 1842’de baş anatomist Richard Owen yeni bir hayvan grubunun parçası olan Dinosauria Dinozor veya “Korkunç Kertenkeleler” olarak adlandırdığı Megalosaurus cinsini tanımladı. O zamandan beri sürekli yapılan yeni keşiflerle, yaklaşık 700 farklı dinozor türü tanımlandı. Bununla beraber, dinozorlar hakkındaki düşüncelerimiz de temelinden değişmeye başladı. Bugün bildiğimiz dinozorlar çocukken okuduğunuz kitaplardaki dinozorlardan oldukça farklı. Mit 1 Dinozorların hepsi büyüktü Dinozor dendiğinde aklımızda çok büyük, dev yaratıklar canlanıyor. Tyrannosaurus rex bir filin ağırlığından 5 ton daha ağır ve 12 metre uzunluğunda. Ve büyük ihtimalle en büyük etoburlar arasında bile değil. Uzun boyunlu, bitki yiyen sauropod türü dinozorlar devasa boyutlara kadar büyüyor. Devasa Argentinosaurus birkaç kemikten tanınıyor ama boyutlarının 30 metre uzunluğunda ve 80 ton ağırlığında olduğu hesaplanıyor. Karada yaşayan memeliler arasında en büyüğü ve en büyük balinalardan daha büyük. Kara hayvanlarının arasında dinozorlar kadar büyük büyüyebileni hiçbir zaman olmadı. Ama bütün dinozorlar sandığımız gibi büyük değil. Boynuzlu dinozor Protoceratops bir koyun kadardı. Velociraptor, golden retriever boyutundaydı ve Jurassic Park filminde daha korkunç görünüm vermek için boyutunu büyütmek zorunda kaldılar. Son yıllarda yeni küçük türlerin keşfinde bir patlama yaşandı. Örnek olarak kedi boyutunda olan yırtıcı kuş Hesperonychus, tavşan boyunda otçul Tianyulong ve bıldırcın boyutunda böcekçil Parvicursor gibi. Büyük kuzenlerine göre, daha küçük türler büyük ihtimalle daha yaygın. Sadece, T. rex’in büyük kemiklerini muhafaza etmesi daha olası ve arazide göze çarpması daha kolay. Mit 2 Dinozorların hepsi pullarla kaplıydı Dinozorlar ilk keşfedildiklerinde, timsahlarla ve kertenkelelerle akraba oldukları için pullarla kaplı olmaları çok doğal görünüyordu. Gagalı memeliler, boynuzlu dinozorlar, sauropod türü dinozorlar ve zırhlı dinozorlar dahil olmak üzere birçok dinozor pullu görünüme sahiptir. Ama 1970’lerde paleontolojistler kuş akrabaları gibi bazı dinozorların tüylü olup olmadığını merak etmeye başladı. Bu o zamanlar tartışma yarattı ama 1997’de Sinosauropteryx olarak adlandırılan küçük bir etobur dinozorun pullarla değil, yumuşacık tüylerle kaplı olduğu keşfedildi. O zamandan beri tüyler otçul ornithopod, sivri dişleri olan Heterodontosaurus ve birçok etobur ailesinden Tyrannosauridae yani tüylerle kaplı de dahil olmak üzere birçok dinozor keşfedildi. Mit 3 Dinozorların hepsi yeşil ve kahverengiydi Dinozorlara ait ilk çizimlerde, dinozorlar sıkıcı boğuk gri, yeşil ve kahverengi tonlarında resmedilmişti. Eğer Mezozoik dönem o kadar kasvetliyle, nesillerinin tükenmesine şaşmamalı ama gerçekte renkler çok daha parlak ve cafcaflıydı. Dinozor pul ve tüylerinde yapılan araştırmalarda kertenkele pullarını, kuş tüylerini ve saçımızın renkli belirleyen aynı pigmente, melanine rastlandı. İncelemeler dinozorların siyah, beyaz ve kızıl da dahil olmak üzere geniş bir renk aralığından geldiğini gösteriyor. Birkaç analiz dinozor tüylerinde parlak bir pırıltının da olduğunu gösteriyor. Sadece bu da değil, birçok dinozorun üzerinde benekler ve çizgiler de vardı. Beyaz karınları ve koyu renkli sırtları vardı. Bu desenler avcılardan ve avlardan saklanabilmek için kamuflaj olarak evrildi ama parlak renkler ve dikkat çekici desenler, tavus kuşunun kuyruğu gibi çiftleşmek için karşı cinsin dikkatini çekmesini de sağlıyor. Mit 4 Dinozorlar kötü ebeveynlerdi Birçok sürüngen yumurtalarını gömer, yavrularını elinden geldiği şekilde başlarının çaresine bakabilmeleri için bırakıp uzaklaşır. Bu tarz bir ebeveynlik risk taşıyor. Deniz kaplumbağaları yaşamları boyunca binlerce yumurta bırakır ama yalnızca birkaç yavru büyür. Dinozorların da aynı ebeveynlik taktiğini uyguladığı öğretilmişti ama bunun yanlış olduğunu artık biliyoruz. Dinozorların yaşayan akrabaları olan kuşlar ve timsahlar yumurtalarını ve yavruları korur, dinozorların da böyle yaptığını tahmin etmek de akla yatan bir varsayım. Ve de şimdi elimizde buna ait bir kanıt var. Gobi Çölündeki araştırmalarda, kuluçkadaki yumurtaların üzerinde bir dinozor işareti bulundu ve Oviraptor ya da yumurta hırsızı’ diye adlandırılan bu dinozorun yuva yağmalama sırasında öldüğü düşünüldü. Fakat sonrasında, yumurtalar üzerinde daha fazla iskelete rastlandı, tıpkı yumurtaları üzerine oturmuş bir kuş gibi. Bu da Oviraptorun yumurtaları yemediği, tam aksine onları koruduğu anlamanına geliyor. Mit 5 Dinozorlar nesli tükenmeye mahkum edildi Dinozorların yok olmasının uzun bir süre değişen çevreye uyum sağlayamadıklarından dolayı olduğu düşünülüyordu . Gerçekte ise, bulunan fosillerle birlikte dinozorların 100 milyon yıldan fazla bir süre boyunca Kuzey ve Güney Amerika, Asya, Avrupa, Afrika ve hatta Antarktika’da yaşadığı biliniyor. Dinozor türlerinde azalma olduğu düşünülse de, fosiller Dünya’ya yani şu an bildiğimiz üzere Meksika’ya bir asteroid çarptığında, dinozorların 66 milyon yıl önceye kadar yaygın ve çeşitli olduğunu gösteriyor. Çarpmanın ortaya çıkardığı toz, güneşi engelledi ve dünyanın karanlığa gömülmesine sebep oldu. Dinozorlar yok olmaya mahkum edilmemişlerdi, yok olmaları kozmik bir kazanın sonucuydu. Eğer ki asteroid çok çok küçük bir açısal sapma gösterseydi, bugün dünyada hüküm süren tür biz değil dinozorlar olabilirdi. Mit 6 Dinozorların hepsinin nesli tükendi Asteroid neredeyse tüm dinozorları yok ediyordu ama Triceratops ve diğerlerini yok ederken bazı küçük tüylü dinozorlar ve muhtemelen bir düzineden daha fazla tür hayatta kalabildi. Bunlar ve Velociraptor gibi dinozorların uçan kuzenleri ve etobur dinozorların neslinden olan kuşlardı. Ve yalnızca hayatta kalmadılar, geliştiler de. Sonuç olarak bugün on binlerce kuş türüne evrildiler. Nick Longrich. The Conversation.
150 milyon yıl önce dünyamızda yaşıyorlardı. Dinazorlar hakkında daha önce duymadığınız ilginç ve bir o kadar da tuhaf bilgileri sizler için bu içeriğimizde güncelleme tarihi 1048Dinozorlar Hakkında Daha Önce Duymadığınız İlginç Bilgiler 150 milyon yıl önce dünya hayatına egemen olan Dinozorlar hakkında ne kadar bilgi sahibisiniz? Bilim adamları tarafından sunulan bir teoriye göre dünyaya çarpan bir göktaşı sayesinde nesli tamamen tükenen Dinozorlar hikayeleriyle sizi oldukça etkileyecek. Bu makalede dinazorlar hakkında ilginç ve bir o kadar da tuhaf bilgileri bulacaksınız. Başlıyoruz... 1. Dinozorlar dünya üzerinde 150 milyon yaşamışlardır. Oysa ki insanlar sadece 2,5 milyon yıldır dünyada bulunuyor. 2. Bir dinozor ismi olan "Velociraptor" ''hızlı hırsız'' anlamına gelmektedir. 3. Bir T-Rex'in ısırığı bir aslanın ısırığında iki kat daha güçlüdür. 4. Antartika olmak üzere Dünya'nın her yerinde Dinozorlar yaşamıştır. Deniz ve okyanusların altında da... 5. Bazı dinozorların kuyruklarının uzunluğu 30 metreyi bulmaktaydı. Bu uzun kuyruklar koşarken dengelerini sağlamaları için çok önemliydi. 6. En uzun isme sahip olan dinozor "Micropachycephalosaurus'dur." Bu dinozorun fosilleri genellikle Çin'de bulunmaktadır. 7. Kimse dinazorların ömrünün ne kadar olduğu tam olarak bilmemektedir. Bazı bilim adamları 200 yıl yaşayabildiklerini öne sürmüştür. 8. Bilim adamları 1000'den fazla dinozor türünün olduğunu söylemektedir. Hala keşfedilmemiş 1850 cins dinozor olduğu iddia edilmektedir. 9. Bazı dinozorların soğuk kanlı olduğu bazılarının da sıcak kanlı hayvanlar olduğu öne sürülmüştür. 10. Dinozor yumurtalarının büyüklüğünün bir basketbol topu kadar olduğu, ayrıca yumurta ne kadar büyükse kabuğunun kalınlığının da o kadar kalın olduğu söylenir. 11. İlk dinozorların geneli etçil hayvanlardı. Fakat daha sonra otçul dinozorlar ortaya çıkmıştır. 12. Bir zamanlar çoğu dinozorlar vejeteryandı. 13. Küçük ve etçil olan dinozorlar, en zeki dinozorlar olarak bilinirler. 14. Yılanlar ve kertenkelelerin deri değiştirdikleri bilinmektedir. Bilim adamları dinozorların da deri değiştirdiklerini söylemektedir. 15. İki ayak üzerinde durabilen dinozorlara Bipad adı verilir. 16. Günümüzdeki hayvanlar gibi Dinozorlar da yuvalar inşa emiş hatta yavrularını kendi ağızlarıyla beslemişlerdir. 17. Suyun yakınında yaşayan dinozorların fosillerine daha erken ulaştığımız bilinmektedir. 18. Bazı bilim adamlarına göre uçan dinozorların neslinin tükenmediği sadece evrim geçirerek günümüzdeki kuş türlerine dönüştükleri iddia edilmiştir. 19. En büyük otçul dinozor Argentinasaurus adında bir dinozordu. Bu dinozorun uzunluğu ortalama 30 metre büyüklüğündeydi. 20. En kalın kemiklere sahip olan dinozor Pachycephalosaurus'du. Önerilen İçerik; ''Dinozorların Nesli Tükenmeseydi Dünyamız Nasıl Bir Yer Olurdu?'' / Sosyal FaydaBU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER! 80956080107051935271127773044
Dinozorlar hakkında ansiklopedik bilgi Alm. Dinosaurier Fr. Dinosaures İng. Dinosaurs. Çoğunlukla İkinci jeolojik zamanda Mezozoik dönem havada, suda ve karada yaşamış ve soyu tükenmiş sürüngenlerin bir takımına verilen ad. Dinosaurus, yani dinozor “Korkunç kertenkele” demektir. Et yiyeni, ot yiyeni, cücesi, devi, hantalı, atiği vardı. Paleontologların dinozor fosilleri üzerinde yaptıkları zaman incelemeleri, bunların I. jeolojik zamanın Permiyen devrinde, yani bundan 270 ila 225 milyon yıl kadar önceki bir zaman diliminde, dünya sahnesine çıkmış olabileceklerini ortaya çıkarmıştır. Bunlar arasında 30 m uzunluk ve 80 ton ağırlığa ulaşanları mevcuttu. Uçan bazı türlerinde kanat uçları arası 16 metreyi buluyordu. Serçe kadar olanları da vardı. Dinozorların muazzam cüsselerine rağmen, ayaklarının diğer sürüngenlerde olduğu gibi vücutlarının yanında değil de gövdelerinin altında oluşu hareket kabiliyetlerini kolaylaştırmıştır. Tyrannasaurus Rex korkunç kertenkelelerin kralı adındaki çeşidinin, saatte 70 km’lik bir hızla koşabildiği, Robert Bakker tarafından ispat edilmiştir. 250 milyon yıl kadar önce yaşadıkları sanılan dinozorlar, 65-70 milyon yıl önce, II. jeolojik zamanın son devri olan Kretase veya tebeşir devrinde birdenbire tükendiler. Dinozorlar, uzun yıllar “ürkütücü kertenkeleler”, “canavarlar”, hatta “ejderhalar” olarak adlandırıldı. Halk dilinde ve günlük yaşamda, korkunç yaratıklar olarak tanımlandı. Aslında bu nitelendirmeleri hak etmemişlerdi. Onların, bundan yaklaşık 200-250 milyon yıl önce yeryüzünde ortaya çıktıkları ve diğer canlılarla birlikte doğal çevreyi paylaştıkları artık biliniyor. Zaman içinde, farklı cinslere ayrıştılar, çeşitlendiler; ardından da yok oldular. Birdenbire yok oluşlarının nedeni, bugün hala tartışma konusu. Bilim dünyası dinozorlarla gerçek anlamda, 19. yüzyılın ortalarında yaşayan İngiliz doğabilmci Sir Richard Owen’ın çalışmalarıyla ilgilenmeye başladı. Owen bu hayvanları, 1841 yılında, Yunanca “deinos” korkunç ve “saurus” kertenkele anlamına gelen iki sözcüğün bileşiminden oluşmuş “dinozor” adıyla adlandırdı. Ancak dinozor fosillerine yönelik çalışmalar, 20. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleştirildi. Nitekim, bu hayvanların 600 kadar çeşidinin yüzde 40’ı, 1970 yılından sonra bulundu. Bilimsel araştırmalar dinozorların tarih öncesi, dünyanın her kıtasında yaşadıklarını gösteriyor. Son olarak 1986 yılında Antarktika’da zırhlı ir “Ankylosaurus”a ait fosil ve bir “Drnithopood” iskeletinin bir bölümü ortaya çıkarıldı. Alaska’da elde edilen dinozor bulgularıyla birlikte, onların Kuzey Kutbu enlemlerinde de yaşadıkları kanıtlandı. Ne var ki, dinozorların büyük bir bölümü soğuk ve kış olan bu kutup bölgelerinde bütün bir yılı geçirdikleri söylenemez. Daha mantıklı bir açıklama, yaz aylarında düşmanları tarafından kovalanan otobur dinozorların bazılarının kuzeye, Batı Kanada’ya doğru giderek, taze yiecek aramış olmaları… Orta Asya’daki Gobi de dinozorlara ait pek çok kalıntı sağlayan bölgelerin başında geliyor. Buradaki ilk bulgulara, 1920 yılında ortaya çıkarılan “Protoceratops” cinsinden dinozorlara ait… Çinli ve Kanadalı fosil uzmanları, 4 yıl süren uzun kazılardan sonra birçok fosil bulgusina rastladılar. Tüm bu çalışmalar gösteriyor ki, dinozorlar en azından uzunca bir dönem gezegenimizin tüm kıtaların ayayılmış ve yeryüzünün mutlak hakimi olmuşlardı. Bir zaman aracına binelim ve bundan tam 200 milyon yıl öncesine bir yolculuğa çıkalım. Şimdi, jeologların “Triyas Dönemi” adı verdikleri çağın tam ortasında bulunuyoruz. Yeryüzü henüz tek bir dev kıta görünümünde. “Pangea” adı verilen bu kıtayı, yine tek ve dev bir okyanus, “Panthalassa” kıta henüz devasa bir çöl yapısında… Sadece okyanus kıyılarında tropikal ormanlar yer alıyor. İklim, sıcak ve kurak. Kutup bölgelerinde de buzullar oluşmamış. Çünkü, bu noktalarda sıcaklık ortalama 10 derece civarında… O günlerde, daha sonra dönemin tüm kıtalarını istila edecek dinozorlar evrimlerinin henüz başlangıç aşamasında… Fosil araştırmalarından çıkan bilim sonuçlara göre, o tarihlerde dinozorlar, mevcut hayvan coğrafyası içinde çok küçük bir yüzde oluşturuyorlar. O dönemde faunaya hakim olanlar, “Therapsida” takımından ve sürüngen-memeli olarak tanımlanıyor. Nedeni ise, özel kafatası yapıları. Bu hayvanlar daha sonra memelilerin içinde eriyip yok oldular. Ancak, o tarihlerde yeeryüzüne egemen olan hayvanlar, nemli iklim koşullarına mükemmel bir uyum gösteren amfibyumlar, yani iki yaşayışlılar. Nitekim, bu hayvanlar dinozorlardan önce de yaşıyorlardı. O günün bitki yapısı ve doğa koşulları, memelilerin varlıklarına sürdürmelerini zorlaştırıyordu. Gökyüzünde ise, ilk uçan sürüngenler belirmişti. Dinozorların, Triyas Dönemi’nin sonlarına doğru, yeryüzüne egemen olmaları için birakç milyon yıl gerekti. Peki ama onların diğer sürüngenlere oranla avantajları neydi? Birçok araştırmacıya göre, dinozorlara bu üstünlüğü ayak yapıları sağlıyordu. Öteki sürüngeler, kenarlara doğru yayılmış ayaklarla yürümek zorundaydılar. Bu da ciğerlerine yeteri kadar hava alıp vermelerini engelliyordu. Oysa dinozorlar, gövdenin altındaki düz ayakları sayesinde dik durabiliyorlardı. Böylece, hem koşup hem nefes alabiliyorlardı. Bunun sonucunda da, çok hızlı hareket edebiliyor ve uzun süre bu duruma dayanabiliyorlardı. Yine bu özellikleri nedeniyle, zamanla ön ayaklarını birer saldırı ve savunma silahına, hatta giderek kanatlara dönüştürdüler. Yaklaşık 160 milyon yıl önce, dinozorlar yerküre üstündeki en geniş hayvan topluluğuydu. Ancak, günümüzden 65 miloyn yıl önce, çok kısa bir sürede soyları tükendi. Dinozorların neden yok olduğu sorusunun yanıtı yıllarca arıştırıldı. Bütün olasılıkla, bu sorunun yanıtı hiçbir zaman tam olarak verilemeyecek. Şimdilik, 65 milyon yıl önce, Kretase Dönemi’nin sonlarında, iklimde meydana gelen kısa süreli, ancak şiddetli bir değişiklik, bu sorunun en mantıklı yanıtı gibi görünüyor. Bunun yanı sıra, hem doğal hem de uzay kaynaklı felaketler de öne sürülüyor… Uzay teorilerinden biri, “ölüm yıldızı” diye adlandırılan ve pek çok bilim adamının varlığına inanmadığı “Nemesis” yıldızı… Teoriye göre, her 26 milyon yılda bir binlerce yüzyıl süren bir kuyrukluyıldız yağmuru dünyayı etkisi altına alıyor. Bunlardan bazılarının atmosferde bıraktığı birikmiş parçalar, güneş ışınlarının önünü keserek dünyayı yıllarca karanlıkta bırakıyor. Gökyüzünün kararmasıyla düşen sıcaklık ise, pek çok hayvan ve bitkinin yok olmasına yol açıyor. Bir başka dünya dışı teori ise, Güneş’e yakın bir yıldızın belli aralıklarla yer değiştirerek kuyrukluyıldızları yörüngelerinden çıkardığı ve onları Dünya’ya doğru yönlendirdiği yolunda… Bazı bilim adamları ise, bu felaketleri “X” gezegeni olarak adlandırılan onuncu bir gezegenin varlığına bağlıyorlar. Öteki kanıtlar, yok oluşun doğal felaketlerden kaynaklandığını gösteriyor. Yaklaşık 65 milyon yıl önce meydana gelen en büyük volkanik patlamaların birinde, akışkan bazaltlar, Hindistan’ın Dekkan Yaylası’nı oluşturmuştu. Bu, belki de o zamanlarda dünyanının ikliminin değişmesinin nedeniydi. Bu değişiklik, dinozorları başka yönlerden de etkilemiş olabilirdi. Kuluçkadan çıkmamış “Sauropod” yumurtalarında, bol miktarda, az bulunan bir element olan selenyum tespit edilmişti. Selenyumun yer altından yüzeye çıkması, volkanik patlamalar sonucu oluyordu. Epeyce zehirleyici olan bu elementin yüksek miktarlarının, kuluçkadan sonra tavukların yumurtadan çıkmasını engellediği biliniyordu. Aynı etkinin dinozor yumurtaları için de geçerli olduğunu düşünmek, pek de uçuk bir düşünce değildi. Peki, neden dinozorlar öldü de kuşlar yaşamaya devam etti? Sadece bitki yiyenlerin yüksek dozda selenyum almış olabileceği fikri, olası bir açıklama. Çünkü, toz halinde selenyum yüklenen bitkileri yiyen dinozorların yumurtalarına zehirin geçmesi kaçınılmazdı. Otoburların soylarının böylece tükenmesi, etoburlara yiyecek bir şey bırakmayarak bu hayvanların da yok olmasına yol açtı. Dinozorların yok oluşunu açıklamaa çalışan teorilerden en popüler olanı, dinozor yumurtalarının, dinozor döneminin ilk yarısında ortaya çıkan küçük memeliler tarafından yendiğini iddia ediyordu. Dinozorlar, bu memelilerle başa çıkamamışlardı. Çünkü, sıcakkanlı olan bu hayvanlar çok hızlı hareket ediyor ve rahatlıkla saklanabiliyorlardı. Bu teori, az sayıda dinozor yumurtası bulunmasını da açıklıyordu. Ancak, 100 milyon yıl boyunca, memelilerle dinozorların nasıl bir arada yaşamaya devam ettikleri sorusuna bir yanıt getiremiyor. Bir başka düşünce de, dinozorların aptal ve kolay uyum sağlayamayan yaratıklar olduğu ile ilgili. Bu teoriye göre, dinozorlar git gide büyüyerek çevreye ayak uyduramayan yaratıklar haline gelmişler, gövdeleri büyürken beyinlerinin küçük kalması, onların uyum güçlüğü çekmelerine yol açmıştı. Örneğin, 30 tonluk bir “Brontosaurus”un beyni sadece 226,5 gram çekiyordu. 1946 yılında bir paleontoloji uzmanı, büyük hayvanların küçük hayvanlar kadar sıcaklık yaymadıklarını, bu nedenle de küçük bir sıcaklık artışının 10 kiloluk bir erkek dinozorun testislerini fazlasıyla ısıtarak spermlerini öldürebileceğini öne sürmüştü. Dinozorların soylarının tükenmesindeki etken büyüklükleri değilse de, onların yeme alışkanlıklarıydı. Sadece bir tek çeşit bitki ile beslenen dinozorlar, belki de bu bitkilerin ortadan kalkmasıyla yok oldular. Belki de, seçebilme özelliklerinin var olmaması nedeniyle zehirli bitkileri yiyerek öldüler. Diğer bilim adamları, Kretase Dönemi’nin sonlarına doğru, deniz seviyesinin düşmesi sonucu iklimde meydana gelen yavaş değişmeleri, dinozorların soylarının tükenmesi için yeterli buluyorlar. Amerika’da yapılan araştırmalar, iklimin daha soğuk ve nemli hale geldiğini, ayrıca büyük dinozor topluluklarına yeterli yer kalmadığını da ortaya koyuyor. Tüm bu hipotezleri destekleyen pek çok kanıt var. Belki de Kretase Dönemi’nin sonlarında meydana gelen bir dizi felaket, dinozor türünün aniden ortadan kalkmasına katkıda bulunmuştu. 65 milyon yıl öncesine ait bu sır perdesinin aralanması için yapılan araştırmalar arttıkça, o günlerde yaşananların gümüzü ne kadar etkilediği daha kolay anlaşılıyor. Dinozorların ordan kalkmasıyla, bu ürkütücü yaratıkların yanı sıra yaşamlarını belli belirsiz sürdüren memelilere de gün doğmuştu. Dinozorların boşalması, memelilerin git gide gelişerek çoğalmalarını, en son dinozorlardan 61 milyon yıl sonra da atalarımızın ortaya çıkmasını sağlamıştı. Ne var ki, sadece dinozorların yok olmasını açıklayan bu teoriler, o dönemlerde yaşayan diğer türlerin yok oluşlarına bir açıklık getirmiyor. Bu nedenle bilim adamları, düna dışından gelmiş etkilere daha sıcak bakıyorlar. Sinema tarihi boyunca yapımcıların en çok dikkatini çeken doğal yaratıkların başında dinozorlar geliyor desek, pek de yanılmış olmayız herhalde. Gerek görkemli ve korkunç görünümlü gövdeleri, gerek gizemli oyk oluşlarıyla vazgeçilmez senaryo malzemesi oldular hep Film yapımcıları, teknik yetersizliklerden dolayı başarısız kalan girişimleri nedeniyle kimi zaman küçük düştüler, kimi zaman iflas ettiler. Ta ki, Steven Spielberg’in Jurassic Parkı’na kadar Bilgisayarlı Görüntü Yaratma CGA tekniğiyle, yine Spielberg’e ait Industrial Light&Magic Laboratuvarlarında hazırlanan film, sinema efekti teknolojisinde yeni bir çığır açtı. Bu teknoloji daha sonra izleyiciyi The Lost World Kayıp Dünya ve Walt Disney Pictures’in dijital fotoğrafçılık ve özel efekt sihirbazlığını harmanlayarak “Dinasour” filmini buluşturdu. “Dinasour” filmindeki 12 ana karakter ile 30’u aşkın dinozor cinsi, tasarımcılar, animatörler ve yönetmenlerin hummalı çalışmaları sonucunda ortaya çıkarıldı. Görsel bir şölenin sunulduğu “Dinasour” filmi dijital film teknolojisindeki en önemli adımlardan biri. Çünkü, bilgisayarla yaratılan görüntülerle doğa, ilk kez bu kadar gerçekçi bir üslupla birleştiriliyor ve izleyiciyi tarih öncesi çağlara götürüyor. Nasıl yok oldular? Dinozorların nasıl yok olduğuna dair bugüne değin bir çok iddia ortaya atılmıştır. Geçmişte, dinozorların kısa bir süre içinde toplu olarak nasıl yok oldukları uzun bir süre açıklanamamış ve yanardağ patlamalarından dünyadaki iklim değişikliklerine kadar çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. 1980 de ise Nobel ödüllü fizikçi Luis Alvarez ve oğlu jeolog Walter Alvarez dinozorları bir göktaşının ortadan kaldırdığını ileri sürdüler. Alvarezler’in bu görüşü 80 li yılların sonları ve 90 lı yılların başlarında bilim çevrelerinde ağırlık kazanmış ve ilerleyen yıllarda da ortak kabul olmuştur. Yapılan araştırmalar da bu görüşü kanıtlamıştır. Dinozorların nasıl yok olduğuna ilişkin bilim adamlarının sahip oldukları bu görüş dinozorların sonunun 65 milyon yıl önce yaklaşık 10km çapında bir göktaşının Dünya’ya çarpmasıyla gerçekleştiğini açıklar. Bu göktaşı saatte km hızla Meksika’nın Yukatan Yarımadası açıklarında Dünyaya çarpmış ve çarpma anında her bir kenarı tane çamaşır makinesinden oluşan dev bir küp olarak düşünülebilir ! madde buharlaşmış, erimiş ya da yüzlerce kilometre öteye savrulmuştur. Bu çarpma sonucu canlı türlerinin %70’inden fazlası yok olmuş ve 170 km çapındaki, Dünya’nın en büyük kraterlerinden biri olan Chicxulub krateri meydana gelmiştir. Çarpmanın 100 milyon megaton TNT’ye eşdeğer bir enerji açığa çıkardığı tahmin edilmektedir. Çarpma sonucu oluşan toz tabakası atmosferi kaplamış, Dünya aylar boyu karanlıkta kalmış, sıcaklık suyun donma derecesine kadar düşmüş ve asit yağmurları yaşanmıştır. Aylarca süren bu karanlık ve soğuk dönemde bitkilerin fotosentez yapamaması besin zincirini yıkmış ve bu felaketler zinciri de dinozorların sonunu hiç güneş görmeyince buz devri oluşmuştur. Dinozorlar da bu sırada ölmüştür. Dinozorlar Eski Yunanca kökenli olan dinozor sözcüğünün anlamı, “korkunç kertenkele”dir. “Deinos” korkunç, “saurus” kertenkele demektir. Dinozorlar 100 milyon yıldan fazla bir zaman kara hayatına egemen olmuş hayvanlardır. Dinozor, Yunancada korkunç kertenkele anlamına gelen iki sözcüğün birleştirilmesinden oluşturulmuştur. Bunun nedeni, geçmişte bilimadamlarının dinozorları bir cins kertenkele sanmalarıdır. Türkçede yaygın fakat yanlış olarak dinazor diye yazıldığı da olur. Dinozorlar yeryüzünde ilk kez 200 milyon yıl önce göründüler. 65 milyon yıl önce ise, çok sayıda dinozor türünün nesli tükenmişti. Yeryüzünde çok sayıda dinozor türü bulunmaktaydı. Bunlardan kimi bitkilerle beslenirken, kimi et yiyordu. En kalabalık otcul dinozor türleri, apatosaur ve brachiosaur idi. Bunlar gelmiş geçmiş en büyük hayvanlardı. Örneğin apatosaur 30 ton ağırlık ve 21 metre uzunluğa ulaşabiliyordu. Diğer otcul dinozorlar, kendilerini etcil dinozorlardan korumaya yarayacak özel silahlara sahipti. Örneğin triceratop, başında üç boynuz taşırken, ankylosaur çıkıntılı kemiklerle korunuyor, stegosaur’un kuyruğunda ise sivri dikenler bulunuyordu. Etçil dinozorlar, tıpkı insanlar gibi arka ayaklarının üzerinde yürüyorlardı. Tyrannosaur, Carnotaurus gibi bazıları son derece büyükken, compsognathus yaklaşık 5,5 kg ve 60 cm gibileri de son derece küçüktü. Bunların daha sonra kuşlara evrimleştiği düşünülür. İlk kuşlardan biri archaeopteryx idi ve kısmen dinozora benziyordu. Dinozorlarla aynı dönemde pterosaurs gibi uçabilen sürüngenler de vardı, ama bunlar dinozorlarla çok yakından ilgili değildi. Aynı zamanda ichthyosaur ve pleisiosaur gibi çok sayıda yüzebilen sürüngen de vardı. Ama bunlar da dinozorlarla yakın bir ilintiye sahip değillerdi. Dinozorlar, yıllardır soğukkanlı, aşırı büyümüş kertenkeleler olarak tanınmıştır. Son yıllarda yapılan incelemeler, davranışları hakkında kıymetli bilgiler ortaya çıkarmıştır. Bu bilgiler, 1978 yılında jeolog Jack Horner ile Bob Makela’nın ABD’de Montana’da 80 milyon yıl kadar önce fosilleşmiş 15 dinozor yavrusunu barındıran taşlaşmış bir yuvayı keşfetmesiyle elde edildi. Bu keşiften sonra iki jeolog her yıl bu bölgede kazılarına devam ederek, çeşitli devrelerinde iken fosilleşmiş birçok dinozor fosili ihtiva eden on kadar yuva ve yüz kadar da dinozor yumurtası buldular. Yuvalarda farklı büyüklükte yavruların varlığı, dinozorların yumurtadan çıkan yavrularını belli bir gelişme devresine kadar besleyip koruduklarını ve yüksek bir analık şefkatine sahib olduklarını ortaya koydu. Jeolog Horner, dinozorların soğukkanlı hayvanlar olmalarının da desteklediği hızlı bir bazal metabolizmaya sahib olduklarını ve bu sebepten hızlı bir büyüme sergiledikleri iddia edilmektedir. Birçok araştırmalar ise, dinozorların gerçekte sıcakkanlı, yüksek vücut metabolizmaları olan hayvanlar oldukları eğilimine ağırlık kazandırmıştır. Bu yeni teoriye göre dinozorların tıpkı memeli hayvanlar gibi karmaşık fizyolojileri ile yeryüzünün değişik çevrelerinde yaşadıkları ileri sürülmektedir. Dinozorlar arasındaki teorilerin birbirinden farklı olmasında bu yaratıkların fizyoloji ve hayat tarzlarını incelemek için elde bulunan tek imkanın müzelerdeki dinozor kalıntılarından ibaret olmasının büyük payı vardı. Kalıntılara dayanarak ilmî sonuçlar bulmak imkanı yok gibidir. O yüzden dinozorlar hakkındaki bilgiler bir spekülasyondan ileri gidemiyordu. Günümüzde ise yapılan çalışmalar sonucunda dinozorlar hakkındaki bilgilerimiz artmış bulunmaktadır. Yavrularına karşı olan şefkatleri, sosyal alışkanlıkları, avlanma stratejileri, zeka seviyeleri, beslenme rejimleri gibi çeşitli konularda net bilgiler elde edilmiş bulunmaktadır. Dinozorların nesli niçin tükendi? Bu konuda çeşitli hipotezler ileri sürüldü İklimin soğuması, besin kaynaklarının değişmesi, oksijen azlığı, kozmik ışınların artması, memeli hayvanların saldırısı vs. Bugüne kadar bu hipotezlerin hiç biri herkesçe kabul edilmedi. California Üniversitesi Jeoloji Profesörü Walter Alvarez’e göre, 65 milyon yıl önce dünyaya birkaç yıldız çarptı. Meydana gelen toz bulutları güneşi sakladı. Dünyada yaşanan uzun meteor kışının soğuğuna dayanamayan çeşitli canlılarla beraber dinozorlar da kayboldu. Alverez, teorisini yıldızlarda bulunan iridyum madeninin dinozor kalıntılarında bol miktarda görülmesine dayandırmıştı. Sovyet jeologu Vasili Yeliseyev ise, dinozorların raşitizm denen kemik yumuşaması hastalığından öldüklerini ileri sürmektedir. Dinozorlar yeryüzünde 180 milyon yıl kadar yaşadılar. Bu süre içinde dünya iklimi çok değişti ve ilkel Gondvana kıtası parçalanarak bugünkü kıtalar meydana geldi. Dinozorlar bu büyük değişmelere rağmen kendilerini yeni ortamlara uydurdu ve çoğalmaya devam etti. Kretase devri sonlarına doğru bundan 65 milyon yıl kadar önce dinozorlar birden bire tükendi. Vasili Yeliseyev, Kongo Halk Cumhûriyetinin balta girmemiş ormanlarında incelemeler yaparken orman hayvanlarının savan hayvanlarından çok daha küçük olduğunu fark etti; gri gazel, tavşan büyüklüğündedir. Büyük kirpilerin ılık kuşaklarda yaşayanları çok iri olduğu halde orman kirpileri küçük bir aslan yavrusu kadardır. Orman zürafası okapi m, savan zürafası ise 6 m yüksekliktedir. Cengel balta girmemiş orman su aygırları savan su aygırları ise 4 m uzunluktadır. Fil avcıları, cengel fillerinin dişlerinin savan fillerine göre daha küçük ve kalitesiz olduğunu söylemektedir. Kongo köylerinde erişkin keçiler oğlak kadardır. Bütün bunların sebebi ne? Cengellerde yağmur suyu CO2 ve organik asitlerle yüklü olduğundan çok aşındırıcıdır, kayaları şiddetle aşındırır ve toprağın derinliklerine sızar, bu sırada topraktaki Na, K ve Ca gibi eriyen elemanları yıkayıp götürür. İskeletin gelişmesi içinse, kalsiyum tuzları gereklidir. Nemli ormanlarda yaşayan hayvanların küçük oluşu bununla ilgilidir. Buna karşı savanlara çok daha az yağmur düşer. Bu yağmur derinlere sızamadan buharlaşır, böylece savanlarda kalsiyum tuzları toprakta kalır; savan bitki ve hayvanları bu kalsiyumu kullandıklarından büyük olur. Peki bunların dinozorlarla ilgisi nedir? Kretase sonlarına doğru geniş kurak alanları su bastı. Dünyanın iklimi sıcak ve nemli bir hal aldı, öyle ki kuzey kutbunda palmiyeler büyüdü. Denizlerin çok yayılması sonucu nemlilik çok arttı ve dinmeyen yağmurlar başladı. Bu büyük yağmurlar topraktaki Ca tuzlarını yıkayıp denizlere ve göllere götürdüler. Toprak kalsiyumca fakirleşince dinozorların kemikleri yumuşadı ve tonlarca ağırlığın altında eğrildi. Bu dev hayvanlar bundan öldü. Kazılarda eğrilmiş dinozor kemiklerine çok rastlanmaktadır. Dinozor yumurtalarının kabuklarının inceldiği ve kusurlu olduğu da anlaşılmıştır. Raşitizm önce ot yiyici dinozorları çökertti, bunlar et yiyici dinozorların kurbanı oldular. Et yiyici dinozorlar ot yiyici dinozorlar ölünce öldü, çünkü yiyecek bir şey kalmamıştı. Kalsiyumsuz kalmak kedi kadar küçük dinozorları etkilemedi, kaplumbağa ve kertenkeleler de kalsiyum eksikliğinden etkilenmedi. Küçük dinozorlarla memeliler arasında bir ölüm- kalım savaşı başladı ve memeliler bütün cüce dinozorları yiyip bitirdiler. Dinozorlarla ilgili bir diğer esrar da bazı yerlerde üstüste yığılmış dinozor iskelet ve kemiklerine rastlanmasıdır. Adeta dinozorlar ölmek için belli bir noktaya toplanmışlardır. Böyle bir “dinozor mezarlığı” Büyük Sahra’da Agades civarında bulunmuştur. Bugün bunun açıklaması şöyle yapılmaktadır Dinozorlar çok ağır oldukları için karada kolay yürüyemiyorlardı, ömürlerinin büyük bir kısmını herhalde suda geçirdiler. Ot yiyen dinozorların dişleri çok zayıf bulunmuştur ve bunların yalnız yumuşak su bitkileri yiyebildikleri düşünülmektedir. Büyük ihtimalle dinozorlar sularda, özellikle ırmaklarda öldü; akıntıyla sürüklenen cesetler deniz ve göllerde birikti. Sakin denizlerin dibinde kalan ve üstleri hızla örtülen iskeletler bütün halde bugüne kadar kaldı. Buna karşı dalgalı bir kıyıya erişen iskeletler parçalandı, kemikler aşındı ve birbirine karıştı. Kretase sonlarında denizler karaları istila etmeseydi bugün belki dinozorlar görülebilecekti. Milyonlarca yıldır devam eden dünya ve onun üzerinde zamanla değişen hadiseler insanlar için büyük bir ibrettir. Bir yaratıcının bulunduğuna işarettir.
Haberler > Dinazor Değil Dinozorların Milyonlarca Yıl Öncesine Dayanan Oldukça Şaşıracağınız Hikâyeleri - 1504 Dinozorların varlığına dair elimizdeki tek kanıt şüphesiz ki fosiller! İki tür fosil var, biri kemikleri ve dişlerinden oluşuyor. Biz genellikle en çok bu fosillerden haberdarız. İkinci tür fosiller ise diş izleri, ayak izleri ve dışkı gibi izlerden ibaret. Yıllar içinde, donmuş bazı ilginç fosiller ortaya çıkarılmış. Bunlara “Zaman içinde donmuş” deniyor, çünkü fosiller genellikle dinozorun, hayatında veya ölüm zamanında ne yaptığını bize bildirmek için yeterli. Bu sayede dinozorun yaşamı boyunca nasıl göründüğünü ortaya aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz Kaynak 1. Kazananı olmayan bir kavga İki dinozorun dövüştükleri anda ölmeleriyle oluşan muazzam fosil! 1971'de, Moğolistan'daki Gobi Çölü'ndeki araştırmacılar, diğerini öldürmeye çalışan iki dinozorun kalıntılarını ortaya çıkardılar. 74 milyon yıl geçmesine rağmen, savaş pozlarını korumuşlar. Her iki dinozor da, ya birbirlerini öldürdü ya da üstlerine kum çöktükten sonra öldüler. Görseldeki dinozorlar etobur Velociraptor ve otçul Protoceratops idi. Velociraptor, Protoceratops'a denk gelince, onu yemeyi denemiş olabilir. Alternatif bir senaryo ise, her iki dinozor da, Protoceratops'un boyun yaralanmasından ölmesi nedeniyle bu pozisyonda kilitli kaldı. Velociraptor da daha sonra Protoceratops'ın ağırlığıyla ölüsünün altında ezildi. 2. Takibe takip, Tiranozor T-Rex Sauropoda'un peşinden gider. 1938'de Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nde bir araştırmacı olan Roland Bird, ilginç dinozor fosilleri buldu 111 milyon yaşında Sauropoda ve Tiranozor izleri. Her iki iz de birlikte hareket Tiranozor'un Sauropod'u takip ettiğine ve hatta bir noktada ısırdığını bile düşünüyorlar. Sonuç, Tiranozor'un Sauropod'u ısırmak amacıyla bacağını kaldırarak, bir adım attığı gerçeğine diğerleri, Tiranozor'un Sauropod'u kovalamadığını, ancak dikkatle takip ettiğine inanıyor. Hangisi doğruysa, Tiranozor'un rastgele yürümediğini biliyoruz çünkü Sauropodla aynı dönüşleri takip ediyordu. Bu ayak izleri Glen Rose, Teksas'ta bulundu. 3. Temsili "Ava giden avlanır!" Balık kartalları Ospreys gibi kuşlar sadece suda yakaladıkları balıkların üzerinde ilk uçan hayvandır. Bir kuş değil, dinozorlar ve timsahlarla ilişkili bir sürüngen. 2009 yılında Almanya'da araştırmacılar, bir Teruzor'un 155 milyon yıllık fosillerini ele sıra dışı konumlarından araştırmacılar, sıra dışı bir av sahnesi olduğunu fark ettiler. Önceden küçük balıkları yutan Aspidorhynchus, Teruzor'u yutmaya çalışıyor. Teruzor, Aspidorhynchus'un yutması için çok büyüktü. Fakat Aspidorhynchus onu dışarı çıkaramadı çünkü Teruzor boğazına yapışmıştı. Olayın tüm kahramanları 155 milyon yıl sonra bulundukları denizin dibine battı. 4. Bir yılan tarafından yenilmek üzereyken fosil olan bebekler 1984'te araştırmacılar, yumurtadan yeni çıkmış yavruyu yutmak üzere olan Sanajeh Indicus'un soyu tükenmiş yılan türü 67 milyon yıllık fosilini buldu. Bu keşif Gucerat, Hindistan'da yapıldı. Araştırmacılar söz konusu dinozor tipini doğrulayamadılar ancak bunun, Sauropodalar olarak adlandırılan uzun boyunlu bir otobur grubuna ait olduğunu metre uzunluğundaki Sanajeh, üç yumurta bulduğu Sauropoda yuvasına girmiş. Biri o sırada yumurtadan çıkmış. Yumurtasından yeni çıkmaya çalışan yavru, henüz tamamen kabuğundan ayrılmamış olan metre uzunluğundaki bir Sauropoda. Sanajeh, yuvaya girdikten sonra aniden yumurtaların ölmeleri üzerine, av ve avcı aynı kaderi paylaşıyor. Araştırmacılar çamurun ağır yağmurlardan kaynaklandığı konusunda şüpheleniyorlar. 5. Kış uykusuna milyonlarca yıl yatan dinozor Büyük Tiranozor'un nasıl yattığı bilinmiyor. Kuyrukları yukarı doğru işaret ederken ve boyunları da sırtlarına bakmaya çalışıyormuş gibi yerleşmiş. Ancak, birkaç yıl önce, uyku pozisyonunda bir dinozorun fosil kalıntılarını keşfedilmiş. Bu fosil 2004 yılında araştırmacılar Xing Xu ve Mark Norell tarafından açıklandı. Troodontidae adı verilen iki ayaklı dinozorların bir ailesine ait olan hayvan, Çin'de bulunan uyuyan bir kuş gibi kıvrıldığı ortaya çıktı. Bu nedenle Mei Long uyuyan ejderha adı verildi. Bu fosil 140 milyon yaşın üzerindedir. Araştırmacılar, Mei Long'un volkanik tortu ile kaplandıktan sonra canlı olarak yandığına inanıyorlar. Alternatif bir teori ise, volkanik çökelti ile kaplanmadan önce karbonmonoksit zehirlenmesi ile ölmüş olabileceği yönünde. 6. Dinozor da olsa annelerin hakkı ödenmez. 2003 yılında, 125 milyondan fazla yıldır ölü olan 35 bitki yiyen dinozorun kalıntıları açığa çıkarılmış. Dinozorlar Psittacosaurus cinsinden gelmektedir, ancak “papağan kertenkele” olarak da adlandırılıyorlar. Tamamen yetişkin bir Psittacosaurus 1 metre boyunda, iki ayak üzerinde yürüyor, papağan gibi gagası var ve meyvelerle besleniyor. Bütün fosillerin, bir anda öldürüldükleri düşünülüyor. Bazı teoriler, canlıların bir sel, volkanik patlama ya da toprağın beklenmedik çöküşüyle öldüğü yönünde. Bu keşif, Psittacosaurus gibi dinozorların doğumdan sonra yavrularını önemsediklerini, ki bu sürüngenler arasında nadir görülüyor. 7. Çamur içinde sıkışmış çamur ejderhası Dinozor fosilleri genellikle ölüm pozunda keşfediliyor. Çin'in Ganzhou kentinde bulunan bir çamur ejderinin fosilinde, ölmeden önce acısını açıkça anlatan eşsiz bir ölüm pozu veriyor. Yaratık kanatlarını ve boynunu olabildiğince uzağa uzatarak çıkmaya ejderi, tüylü, gagalı ve dişsiz ağızlı, iki ayaklı, kuşa benzeyen bir dinozor olan oviraptor ozu türüne ait. Araştırmacılar bu canlının 66-72 milyon yıl önce öldüğüne inanıyor. Çamurlu ejderhanın fosili bilim için çok önemli, 66 milyon yıl önce dinozorları öldüren en meşhur asteroit ile aynı zamanda öldü. 8. Ölüm bile onları ayıramadı... “Romeo ve Juliet”, Moğolistan'daki Gobi Çölü'nde ortaya çıkarılan 75 milyon yıllık Oviraptor fosillerinin adıdır. İki ayaklı, kuşa benzeyen dinozorların fosilleri yan yana bulunuyor. Araştırmacılar, erkeğin ölemeden hemen önce, kadını yaralamış olduğu sonucuna vardı. Araştırmacılar, erkeği dişiden ayırt edebildiler çünkü daha uzun kuyruğun kanıtı olan daha büyük kuyruk kemikleri vardı. Oviraptor uçuş kabiliyetine sahip değildi, bu yüzden erkek dinozor, tavus kuşlarının yaptığı gibi dişisini çekmek için tüylerini kullanıyor. Dinozorların ani ölümlerinin nedenini doğrulayamayan araştırmacılar, 75 milyon yıldan uzun bir süredir birlikte kumun altında öldüklerini düşünüyorlar. 9. Çöpçüler Kralı 2008'de Moğolistan'daki araştırmacılar, 70 milyon yıllık dişleri ve iki dinozorun kemiklerini ortaya çıkardılar. Kemikler bir Protoceratops'a aitken, dişler bir Velociraptor'a ait. Fosillerden, küçük etoburların, kendilerinden daha büyük otçul Protoceratops'larla beslendikleri ortaya açıktı. Daha büyük Protoceratops, metre uzunluğundayken, Velociraptor sadece 1,5 metre uzunluğundadır. Araştırmacılar Velociraptor'un Protoceratops'ı avlamış ve öldürmüş olabileceğinden şüphelenmesine rağmen, Velociraptor'ın zaten ölü olan Protoceratops'la beslenmesi daha olası. 10. Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol! Milyonlarca yılın eskitemediği dinozor. Dinozor fosilleri nadiren bozulmadan bulunur. Kemikler, dişler ve nadir durumlarda, fosilleşmiş dokuları araştırmacılar elde edebiliyor. 2011'de Alberta, Kanada'da bulunan fosil, metre uzunluğunda bir Nodosauridae fosili, tesadüfen bulundu. Bir Nodosauridae, bugünün gergedanlarının dinozor eşdeğeri. kilogram ağırlığında otçul, kalın, zırhlı derileri çıkıntılı pullarla kaplı ve omuzlarından dışarı uzanan iki adet 51 santimetre uzunluğunda sivri uçları sahipler. Araştırmacılar Nodosauridae'nin, çamurla kaplanarak okyanusta sualtına battığını ve çamurdaki minerallerin, hayvanın cildiyle reaksiyona girerek, onu koruyan bir kütle haline getirdiğini düşünüyorlar.
dinozorlar hakkında bugün elde ettiğimiz bilgiler nasıl elde edilmiştir